Salı, Şubat 18, 2025
Ana SayfaDÜNYA30 Ağustos Zafer Bayramı’nın Hikayesi

30 Ağustos Zafer Bayramı’nın Hikayesi

[ad_1]

Birinci Dünya Savaşı sonrası parsel parsel düşman güçleri tarafınca işgal edilen Türk toprakları, Mustafa Kemal Atatürk’ün başlatmış olduğu kıvılcımı Türk halkının bir özgürlük ateşine dönüştürmesi ile kurtarılmış ve Türkiye Cumhuriyeti kurulmuştur. Büyük Saldırı ile süregelen ve bugün 30 Ağustos Zafer Bayramı olarak kutladığımız bu kahramanlık destanının hikayesine gelin yakından bakalım.

Binlerce senelik kadim Türk zamanı sayısız kahraman ve kahramanlık öyküsü ile doludur. Sadece hepimiz hemfikirdir ki Türklerin en büyük kahramanlarından bir tanesi Mustafa Kemal Mustafa Kemal Atatürk ve en büyük destanı da Kurtuluş Savaşı’dır. Bu mücadelenin son adımı ise Büyük Saldırı ve sonrasında gelen zaferdir. Milletimizin bu kutlu zaferini bugün 30 Ağustos Zafer Bayramı olarak kutlamaya devam ediyoruz ve kutlamaya devam edeceğiz.

Peki, tüm bu süreçte ne oldu? Ülkedeki işgalcilerin büyük bir kısmı temizlenmişti sadece Batı Anadolu’daki Yunan işgali hala devam ediyordu. Yunanlılar, Ankara’ya kadar gelmişlerdi. Son bir darbe gerekiyordu onları kovmak için ve bundan dolayı Büyük Saldırı ve Başkomutanlık Meydan Muharebesi yapılmış oldu. Gelin 30 Ağustos Zafer Bayramı olarak kutladığımız bu kahramanlık destanının hikayesine gelin yakından bakalım.

‘Ne bekliyoruz paşa?’

büyük taarruz

23 Ağustos 1921 – 13 Eylül 1921 tarihleri içinde gerçekleşen ve Türk askerinin zaferiyle sonuçlanan Sakarya Meydan Muharebesi sonucunda tüm milletin kurtuluşa olan inancı tazelenmişti. Sadece bununla beraber herkeste büyük bir sabırsızlık başlamıştı. Hem kamuoyu hem de Türkiye Büyük Millet Meclisi’ndeki vekiller bir an ilkin son düşmanın da ortadan kaldırılması için Başkomutan Mustafa Kemal Paşa’ya baskı yapıyorlardı.

Mustafa Kemal tüm bunların farkındaydı. Sadece sayısız savaş görmüş bir asker olarak telaşlı olmamak icap ettiğini de biliyordu. 6 Mart 1922 tarihinde meclis gizli saklı bir toplantı yapmış oldu. Mustafa Kemal, şu sözlerle aklındaki saldırı planını söyledi;

“Ordumuzun sonucu, taarruzdur. Fakat bu taarruzu tehir ediyoruz. Sebebi, hazırlığımızı tamamen bitirmeye birazcık daha vakit lazımdır. Yarım hazırlıkla, yarım tedbirlerle yapılacak saldırı, asla saldırı etmemekten fazlaca daha kötüdür.” 

Büyük Saldırı için hazırlıklar başlıyor:

büyük taarruz

Başkomutan Gazi Mustafa Kemal Paşa, 1922 yılının Haziran ayında saldırı sonucu aldı. Bu saldırı ile beraber bir meydan savaşı yapılacak ve savaşın sonunda düşman kati ve süratli bir halde yok edilecekti. Ondan sonra Büyük Saldırı ve Başkomutanlık Meydan Muharebesi olarak adlandırılacak bu son adım, Türk milletinin kati zaferi ile sonuçlanacaktı.

Yunan ordusu Batı Anadolu’da iyice yayılmıştı. Gemlik Körfezi, Bilecik, Eskişehir, Afyon’un doğusunda kuvvetli bir savunma hattı vardı. Bilhassa Afyon ve Eskişehir, son aşama kuvvetliydi. Bundan dolayı kusursuz bir plan hazırlanmalı ve tüm birliklerin meydana getirilen plana dakikalara bile dikkat ederek uymaları gerekiyordu.

Taarruzun en mühim noktası, bunun habersiz bir baskın olmasıydı. Yunanlıların hazırlık yapmalarına izin verilmeyecekti. Birinci ordu taarruza geçmiş olduğu vakit ikinci ordu düşmanın o bölgeye geçmesine engel olacaktı. Süvarilerin Ahır Dağları’nı aşması ile beraber Yunanlıların İzmir ile iletişimi kesilecek ve tüm ordu bu şekilde imha edilecekti.

Maalesef iki ordunun tabanca gücü eşit değildi. Yunan ordusu İngilizler başta olmak suretiyle tüm batılı sömürgeciler tarafınca desteklendiği için makineli tüfekleri, topları ve uçakları vardı. Türk ordusunun ise Türk milletinin kendi elleriyle yapmış olduğu tüfekleri vardı. Sadece düşman makineli tüfeğine bile göğsünü siper eden Türk süvarisi, taarruzda en büyük role haiz olacaktı. 

Büyük Saldırı başlıyor:

büyük taarruz

Mustafa Kemal Paşa, 19 Ağustos 1922 tarihinde Akşehir’e gitti. 26 Ağustos 1922 günü ise Büyük Saldırı’u başlattı. Genelkurmay Başkanı Fevzi Paşa ve Batı Cephesi Komutanı İsmet Paşa ile beraber Kocatepe’ye mevzilenen Mustafa Kemal’in emri ile sabah 04.30’da topçuların rahatsız etme ateşi başladı ve 05.00’te mühim düşman noktalarının vurulduğunun haberleri geliyordu.

06.00’da Türk piyadeleri ilkin Tınaztepe’yi, ondan sonra 09.00’da Belentepe ile Kalecik – Sivrisi bölgesini ele geçirdiler. İlk gün Büyük Kaleciktepe’den Çiğiltepe’ye kadar olan on beş kilometrelik alan düşmandan temizlendi. Bu alan temizlendiği için 27 Ağustos sabahı Başkomutanlık Karargâhı ile Batı Cephesi Komutanlığı Karargâhı Afyon’a taşındı.

Başkomutanlık Meydan Muharebesi olarak adlandırılan bu savaş 28 Ağustos ve 29 Ağustos süresince da sürdü. Düşmanın kaçış yolları kesilerek oracıkta yok edildiler. 30 Ağustos 1922 günü düşman artık kaçmaktan başka deva bulamamıştı. Gazi Mustafa Kemal Paşa, Çalköy’de yıkık bir evin avlusunda o tarihe geçen emrini verdi; “Ordular, ilk hedefiniz Akdeniz’dir. İleri!”

Kazanılan zafer sonrası düşmanın son artıkları da ülkeden defedildi:

büyük taarruz

30 Ağustos 1922 tarihinde kazanılan kati zaferden sonrasında Başkomutan Mustafa Kemal Paşa’nın emri ile Türk ordusu, Yunanlıların peşine düştü. 1 Eylül’de süregelen bu takipte maalesef Yunan askerleri geçtikleri her bir bölgeyi yakıp yıktılar. Meydana getirilen sayısız çatışma sonunda  9 Eylül 1922 sabahı Türk ordusu, 21 Mayıs 1919 tarihinde işgal edilmiş olan İzmir’e girdi. Dördüncü Alay Komutanı Reşat Bey, Kadife Kale’ye Türk bayrağını çekerek seneler devam eden işgalin sona erdiğini duyurmuştur.

9 Eylül’de İzmir, 11 Eylül’de Bursa, 18 Eylül’de ise tüm Batı Anadolu düşman işgalinden temizlenmiştir. 11 Ekim 1922 tarihinde imzalanan Mudanya Ateşkes Antlaşması ile Doğru Trakya’daki son Yunan askerleri de bölgeden çekilmiştir. 24 Temmuz 1923 tarihindeki Lozan Sulh Antlaşması ile Türk milletinin bağımsızlığı tüm dünyaya duyurulmuş ve 29 Ekim 1923 tarihinde resmen Türkiye Cumhuriyeti kurulmuştur. 

30 Ağustos neden zafer bayramı?

cumhuriyet

Oldukca acı çektik. Yüzlerce yıl süresince dünyanın dört bir yanında yargı sürmüş koca Osmanlı İmparatorluğu toprak kaybede kaybede sıra sonrasında olarak ana yurdumuz Anadolu’ya kadar geldi. Sayısız şehit verdik. Mustafa Kemal’in 19 Mayıs 1919’da başlatmış olduğu Kurtuluş Savaşı olmasa bugün nasıl biteceğini düşünmek bile korkulu.

İşte bu şekilde bir durumda, Yunan askeri Ankara’ya kadar gelmişken; Türk ordusunun elinde vatan sevgisinden ve birkaç eski silahtan başka bir şey yokken bu şekilde büyük bir zafer kazanmanın tarihte eşi benzeri yoktur. Zaferden iki yıl sonrasında Mustafa Kemal Paşa, taarruzu yönettiği Zafertepe’ye giderek şu sözleri söylemiştir;

“… Asla kuşku etmemelidir ki yeni Türk devletinin, genç Türkiye Cumhuriyeti’nin temelleri burada atıldı. Ebedî yaşamı burada taçlandırıldı. Bu sahada akan Türk kanları, bu semada uçuşan şehit ruhları, devlet ve cumhuriyetimizin ebedî muhafızlarıdır…”

İşte tam da bu yüzden 30 Ağustos bir zafer bayramıdır. O topraklarda akan şehit kanları üstünden kaç yıl geçse bile Türkiye Cumhuriyeti’nin ve Türk milletinin ne işe yaradığını hepimize hatırlatacaktır. Bundan dolayı o şehit kanlarını her gün şerefle dalgalanan ay yıldızlı al bayrağımızda görüyoruz. 30 Ağustos Zafer Bayramımız bigün değil, her gün mübarek olsun. 



[ad_2]

RELATED ARTICLES

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Most Popular