[ad_1]
Netflix’te gösterilen Black Mirror dizisinin The Empire History of You ve Crocodile bölümlerini izleyenler muhtemelen anımsar; bu bölümlerde, insanların anıları kaydedilebiliyor ve sonradan izlenebiliyordu. Peki sizce bu şekilde bir durum, gerçek hayatta da mümkün olabilir mi?
Dizinin iki bölümünde (The Entire History of You ve Crocodile) insanların anılarına teknoloji yardımıyla erişim sağlanabileceği mesajını veren birbirinden değişik hikayeler işleniyor. The Entire History of You bölümünde karısının kendisini aldattığını düşünen bir insanın karısının anılarına erişmeye emek vermesi mevzu ediliyor.
Dizinin 4. sürem 3. kısmı olan Crocodile’de ise kişilerin kafalarının içine bir beyin implantı (vücut içine yerleştirilen bir nesne) sokuluyor, böylece kişinin anılarına erişilebiliyor. Dizide bu aygıt, polisler ve dedektifler tarafınca kabahat işlemiş kişilerin sorgulanması amacıyla kullanılıyor. Aslen düşündüğünüzde, gerçek hayatta da suçla savaşım edenlerin, bu şekilde bir teknolojik alet kullanarak suçu tamamen ortadan kaldırmaları mümkün olabilirmiş benzer biçimde gelebilir. O halde gelin, ütopik görünen bu durumun gerçek olup olamayacağını beraber tartışalım.
Esasen bu mevzunun dizide ele alınış biçimi, seyircilere şu mesajı veriyor: Teknolojik bir aygıt beyninizin içindeyken insani içgüdülerinizin ve tepkilerinizin nasıl olabileceğini oturup bir seyredin.

Black Mirror 4. sürem 3. bölüm beyne implant takılma sahnesi
Dizide anıları kaydedip sonrasında ortaya çıkaran bu aygıt, katliam işlemiş birinin suçunu itiraf etmesi için kullanılıyor. Cinayeti işleyen kadın, alete sonuna kadar dirense de en sonunda aygıt galip geliyor ve kadının yaptıkları ortaya çıkıyor. Fazla spoiler olmaması adına şöyleki anlatalım; kadın bu süreçte, gerçekler ortaya çıkmasın diye paranoyaklaşıp başka girişimlerde daha bulunuyor. Kısaca bu cihazdan kendini korumak isteyen birinin ruhsal olarak yapabileceklerinin sınırı olmadığını bu örnekte görmüş oluyoruz. Velhasıl bu durum insan psikolojisi için tehlikeli diyebiliriz.

Black Mirror The Entire History of You
Hatta bu diziden ilkin Total Recall, Blade Runner, Strange Days benzer biçimde filmlerde de benzer mevzular işlendiğini söyleyebiliriz. Dizide, implatın kaydettiği anıları uzaktan kumandayla dijital bir ekrana yansıtıp izlemenin mümkün bulunduğunu görebilirsiniz. Peki giyilebilir teknoloji, bunu gerçek hayatta da yaşamamızı elde eden gelişmelere imza atabilir mi?
Teoride bu durum şöyleki olabilir;
Ilk olarak gerçek hayatta bunu gerçekleştirebilmek için vücuda yerleştirilen bir giyilebilir video ve ses kayıt aletine gereksinim var. Bu alanda çalışan uzmanlara nazaran, geniş bir depolama kapasitesi olan, beynin içine yerleştirilebilir yada taşınabilir bir aygıt bu süreçte bizlere eşlik etmeli. Bu aygıtın depolama kapasitesi mühim bundan dolayı kaydedilecek oldukça anı var. Anılar kaydedildikten sonrasında yine seyretmek için kontakt lensin yada gözlüğün de icap ettiğini söyleyebiliriz.
Sözgelişi Meta (Mark Zuckerberg’in kurucularından biri olduğu şirket), tek dokunuşta ses ve görüntü kaydı yapabilme özelliği olan akıllı gözlükleri piyasaya sürmeyi planlıyor. Kısaca o biçim bir aleti üzerimize giymemiz gerekiyor. Doğal bunlar görmek için kullanılan basit gözlükler yada lensler değil. Bunlar, görüntüleme ve tekrardan oynatma özelliği olan teknolojik cihazlardır.
Black Mirror’da beynin içine yerleştirilen aygıt, anıları harici olarak değil, dahili olarak kaydediyor benzer biçimde düşünebilirsiniz. Kısaca bu, anıların kaydedilmesi için fazladan bir işleme gerek olmadığı, aygıt takılıyken kendisinin kayıt ve depolama işlevini otomatikman üstlendiği anlamına geliyor.
Daha açık bir ifadeyle; bu aygıt, beyninizde takılıyken gözünüzün görmüş olduğu, kulağınızın duyduğu, vücudunuzun temas etmiş olduğu her deneyimin otomatikman kaydedilip sonrasında tekrardan izlenebilen hatıralara dönüşmesi mümkün oluyor. Gördüğünüz benzer biçimde teoride her şey usulüne uygunmuş, pratikte de yapılabilirmiş benzer biçimde geliyor fakat işler tam olarak düşündüğünüz benzer biçimde olmayabilir.
Peki bunun hayata geçip geçemeyeceği mevzusunda bilim ne söylüyor?
Kaliforniya Üniversitesinde meydana getirilen bir araştırmada araştırmacılar, bir kişinin görmüş olduğu şeyleri, kısaca görsel algısını tekrardan düzenleyebilmek için çeşitli hesaplamalar yapmış olup fonksiyonel manyetik rezonans görüntüleme (fMRI) işlemi uyguluyor. Denekler uzunca bir süre MRI (manyetik rezonans görüntüleme kısaca bildiğiniz emar) cihazında oturuyor. Uzmanlar, kişilerin gördükleri görüntülerin bilgilerini beyinlerine işleyen kısımdaki (görsel korteks) kan akışını gözlemlerken, bu sırada katılımcılara iki tane film fragmanı izletiyor.
Ondan sonra ise akademisyenler, kişilerin fragmandaki görselleri gördükten sonrasında ortaya çıkan beyin aktivitelerini kaydediyor. Aslen bunu yapmalarının amacı, insanların izledikleri videoların beyin aktivitelerini nasıl uyandırdığını anlamak diyebiliriz.
Esasen bu araştırmada yer edinen akademisyen Jack Gallant’e nazaran çalışmanın amacı, deneklere izletilen kliplerin, beyin hareketlerini nasıl etkilediğini bulduktan sonrasında o bulgulara nazaran bir hesaplama modeli çıkartıp tekrardan bir görselleştirme oluşturabilmek. Kısaca en basitiyle size şöyleki açıklayalım: İnternette en oldukça izlediğiniz videolara nazaran karşınıza ürün reklamlarının çıkmış olduğu oluyordur. Örnek bir ayakkabı markasının sitesinde gezindikten sonrasında herhangi bir sitede, o ayakkabı markasının reklamlarını görmeniz tam da bu araştırmanın amaçladığı şey diyebiliriz.
Şimdi bunun konumuzla alakası da şu: Bu araştırmadan çıkan sonuca nazaran kimsenin bilmediği ve görmediği anılarınız, yarın bigün bu şekilde bir teknolojiye maruz kaldığında, o anılara benzeyen yeni görüntüler üretilebilir. Kısaca bu şekilde bir olasılık var. Sadece bu biçim bir durum söz mevzusu olduğunda, doğal ki burada bazı etik problemler ortaya çıkabilir. Sözgelişi her anı kişisel ve özeldir. Başka birisi tarafınca kullanılmak istendiğinde, hafızanın gizliliği ihlal edilmiş olur.
Doğal olasılıkları bir kenara bırakırsak şu an için anıları kaydedip sonradan yine seyretmek mümkün değil.
Beynin depolama alanındaki moleküllerin nasıl işlediği bilimin de hemen hemen net olarak anladığı bir mevzu değildir. Mesela beyindeki, idrak etme, depolama ve tekrardan anımsama süreçlerinin ortaya çıkmasında çeşitli bileşenlerin görevi vardır. Ki bunlar, halen araştırılan meselelerdir. Bir de glia (merkezi sinir sisteminde bulunan; pendim hücreleri, astrositler, mikrogliyave oligodendrositler) benzer biçimde bazı bileşenlerin beyin aktivitelerine ne şekilde katılmış olduğu da hemen hemen çözülmüş değil.
Hafızanın işlenmesi ile ilgili meydana getirilen emekler da çoğunlukla yukarıda verdiğimiz araştırma örneği benzer biçimde, görsel bellek ile ilgili. Kısaca hemen hemen ses ve dokunma ile ilgili hafızamızın teknolojik olarak işlenebileceği bir gelişmeye haiz değiliz. Ki düşünün, beyin bile bilim tarafınca tam olarak çözülmemiş, beynin sinirsel hücrelerinin kapsamlı bir haritası (konektom) çıkarılmamışken bu gelişmelerin meydana gelmesi söz mevzusu olabilir mi?
Ek olarak bir de insanoğlunun anılarını unutma durumu göz önüne alındığında, yaşananlar kayıt altına alınsa bile yüzde yüz bunu, o kişinin yaşamış olduğu benzer biçimde izlememiz mümkün olması imkansız. Sonuçta değişen teknolojinin, unuttuğumuz yaşanmışlıkları beynimizin içine girip tekrardan hatırlatma benzer biçimde bir işlevi şu anlık yok. Sözün aslı insan beyni, bilimin bile daha tam olarak çözebildiği bir organ olmadığı için Black Mirror dizisindeki bu bölümler şimdilik gerçek olamayacak bilim kurgu fantezilerine benziyor.
İLGİLİ HABER
Bunlar Hep Tony Stark Tesiri: Ray-Ban Akıllı Gözlüklere ‘Facebook Messenger’ Desteği Geliyor
İLGİLİ HABER
Telefonu ‘Tayyare Modu’na Almamak Bugüne Dek Asla Tayyare Düşmesine Neden Olmadı: Peki Bu Zorunluluğun Aslolan Sebebi Ne?
$(function(){
window.fbAsyncInit=function() FB.init(appId:'1037724072951294',xfbml:!0,version:'v2.5');
(function(d,s,id) var js,fjs=d.getElementsByTagName(s)[0];if(d.getElementById(id))return;js=d.createElement(s);js.id=id;js.src="https://connect.facebook.net/tr_TR/sdk.js";fjs.parentNode.insertBefore(js,fjs);(document,'script','facebook-jssdk'));
$('body').on(click:function() FB.XFBML.parse();
,'.facebook-save');
if($('.content-sticky').length>0){if($(window).width()>=768){$(window).on('scroll',function(){var scrollTop=$(this).scrollTop();$('article').each(function() if(scrollTop>=($(this).find('.content-body').offset().top-76)) $(this).find('.content-sticky').addClass('sticky');if(scrollTop>=($(this).find('.content-body').offset().top+$(this).find('.content-body').height()-($(this).find('.content-sticky').height()+92))) $(this).find('.content-sticky').removeClass('sticky');$(this).find('.content-sticky').css('bottom':'0px','top':'auto');else $(this).find('.content-sticky').addClass('sticky').css('bottom':'initial','top':'76px');
else $(this).find('.content-sticky').removeClass('sticky').css('bottom':'auto','top':'0');
)})}}
$('body').on({click:function(){var $this=$(this),dataShareType=$this.attr('data-share-type'),dataType=$this.attr('data-type'),dataId=$this.attr('data-id'),dataPostUrl=$this.attr('data-post-url'),dataTitle=$this.attr('data-title'),dataSef=$this.attr('data-sef');
switch(dataShareType) case 'facebook':FB.ui(method:'share',href:dataSef,,function(response) if(response&&!response.error_message) updateHit();
);
break;
case 'twitter':shareWindow('http://bc.vc/347874/https://twitter.com/intent/tweet?via=webtekno&text="+encodeURIComponent(dataTitle) + " %E2%96%B6 '+encodeURIComponent(dataSef));updateHit();break;
case 'gplus':shareWindow('https://plus.google.com/share?url=" + encodeURIComponent(dataSef)); updateHit(); break;
case "mail':window.location.href="https://www.webtekno.com/mailto:?subject="+encodeURIComponent(dataTitle)+'&body='+encodeURIComponent(dataSef);break;
case 'whatsapp':window.location.href="whatsapp://send?text="+encodeURIComponent(dataTitle)+' %E2%96%B6 '+encodeURIComponent(dataSef);updateHit();break;
function shareWindow(url) window.open(url,"_blank","toolbar=yes, scrollbars=yes, resizable=yes, top=500, left=500, width=400, height=400");
function updateHit(){$.ajax({type:"POST",url:dataPostUrl,data:contentId:dataId,contentType:dataType,shareType:dataShareType,success:function(data)
if($('.video-showcase').length>0) var $container=$('.video-showcase');else if($('article[data-id="'+dataId+'"]').length>0) var $container=$('article[data-id="'+dataId+'"]');else if($('.wt-share-item[data-id="'+dataId+'"]').length>0) var $container=$('.wt-share-item[data-id="'+dataId+'"]');else $container=null;
if($container!=null&&$container.length>0) var $badged=$container.find('.wt-share-badge-'+dataShareType);
var $headerCount=$('.content-header').find('.wt-share-count'),$containerCount=$container.find('.wt-share-count'),value=parseInt($containerCount.html())+1;
$container.data('share',value);
if($headerCount.length>0)
if($badged.length>0&&(dataShareType=='facebook'
})}}},'.wt-share-button')});
[ad_2]