Tasarım Hırsızlığından Yasaklanan Saatlere: Teknoloji Evveliyatına Yön Veren Milyar Dolarlık Patent Savaşları!
Silikon Vadisi yalnız inovasyonla değil, milyar dolarlık davalarla da şekilleniyor. Apple’dan Samsung’a, Google’dan Intel’e devlerin birbirine girmiş olduğu, “bu özellik benim” söylediği en büyük patent savaşlarını derledik. Peki bu kavgalar olmasaydı, bugün kullandığımız telefonlar ve bilgisayarlar iyi mi görünürdü? Gelin, bu “kanlı” mücadelenin perde arkasına bakalım.
Teknoloji dünyasının o parlak, yenilikçi görünen yüzünün derhal arkasında, mühendisler kadar kalabalık devasa “avukat orduları” çalışır. Yeni bir işlemci yada çerçevesiz ekran tasarlamak ne kadar önemliyse, o fikri korumak, kısaca patentini almak ondan bile daha önemlidir. Bundan dolayı bu arenada fikirler, milyarlarca dolar anlamına gelir.
Şu an bu yazıyı okuduğunuz telefonun yada bilgisayarın her bir köşesi, her bir özelliği, aslına bakarsak seneler devam eden davaların bir sonucu. O “kaydırarak kilit açma” özelliği, “köşeleri yuvarlatılmış” tasarım ya da oyun konsolunuzdaki o “titreşim motoru” var ya… İşte onların hepsi, birazdan okuyacağınız milyar dolarlık, acımasız savaşların birer ganimeti. Hazırsanız, teknoloji tarihinin seyrini değiştiren o dev davalara yakından bakalım.
Apple ile Samsung arasındaki “kimin telefonu kime benziyor” anlaşmazlığı
Patent savaşları denince akla gelen ilk ve en ikonik dava budur. Apple, 2011’de Samsung’u “iPhone’un tasarımını ve temel özelliklerini kopyalamakla” suçladı. Dava mevzuları içinde “köşeleri yuvarlatılmış dikdörtgen tasarım”, uygulama ikonlarının dizilimi ve hatta parmakla yakınlaştırma benzer biçimde bugün standart olan hareketler bile vardı.
Steve Jobs’un “termonükleer harp” duyuru etmiş olduğu bu dava, senelerce sürdü ve milyarlarca dolarlık tazminat talepleriyle dünyanın gündemine oturdu. Sonuçta iki dev bir halde anlaştı fakat bu dava, akıllı telefon pazarındaki rekabetin ne kadar acımasız olabileceğini ve bir tasarımın “ne kadar” kopyalanabileceğini her insana göstermiş oldu.
Masimo ile Apple arasındaki akıllı saat anlaşmazlığı: Apple Watch satışları bile yasaklandı!

Teknoloji tarihinin en taze ve en sert patent davalarından biri. Tıbbi aygıt üreticisi Masimo, Apple’ı kandaki oksijen (SpO2) sensörü teknolojisini çalmakla suçladı. Dava o denli ciddileşti ki 2023 sonunda ABD Internasyonal Tecim Komisyonu, Apple’ın bu teknolojiye haiz saatlerinin ABD’de satışını yasaklama sonucu aldı.
Apple, bu yasağı aşmak için çaresiz bir hamle yapmış oldu ve ABD’de sattığı yeni saatlerde bu özelliği yazılımsal olarak kapattı. Düşünün, milyarlarca dolarlık bir dev, küçücük bir patent yüzünden en popüler ürününün temel bir sıhhat hususi durumunu dönem dışı bırakmak mecburiyetinde bırakıldı. Bu, patent gücünün ne demek bulunduğunu gösteren ders durumunda bir vaka.
Google ile Oracle arasındaki 9 milyar dolarlık Java API meselesi

Kim bilir teknoloji dünyasının en mühim davası buydu. Oracle, Google’ı Android işletim sistemini geliştirirken Java API’lerini izinsiz kullanmakla suçladı ve tam 9 milyar dolar tazminat istedi. Dava 10 yıl sürdü ve yazılım dünyasını ikiye böldü: API’ler telif hakkıyla korunabilir miydi?
Eğer Google bu davayı kaybetseydi, yalnız milyarlarca dolar ödemekle kalmayacak, hem de Android’in temel mimarisini değişiklik yapmak zorunda kalacaktı. Bu da bugün bildiğimiz Android ekosisteminin çöküşü anlamına gelebilirdi. Sonunda mahkeme, Google’ın bu API’leri kullanmasının “adil kullanım” olduğuna karar verdi ve tüm yazılım geliştiricileri rahat bir nefes aldı.
Intel ile AMD’nin “x86” savaşı: Bu harp yaşanmasaydı AMD olmayabilirdi!

Bugün “Intel mi AMD mi?” diye tartışıyorsak, bunu 80’lerde ve 90’larda yaşanmış olan bu patent savaşına borçluyuz. O zamanlar Intel, x86 işlemci mimarisinin tek sahibiydi. Sadece IBM, PC’leri için birden fazla tedarikçi isteyince Intel, AMD’ye x86 mimarisini kullanma lisansı verdi. İşler Intel 386 işlemciye erişince Intel “artık lisans yok” dedi.
AMD ise “tersine mühendislik” kanalıyla kendi 386 uyumlu çiplerini üretti ve kıyamet koptu. Seneler devam eden davalar, bugünkü “çapraz lisans” anlaşmalarının temelini attı. Bu harp olmasaydı, AMD muhtemelen bugünlere gelemezdi ve Intel’in tekel olduğu oldukca daha pahalı bir PC dünyasında yaşıyor olabilirdik.
Qualcomm ile Apple’ın iPhone’lardaki modem kavgası

Apple ve Qualcomm arasındaki ilişki tam bir “aşk-nefret” hikayesi. Qualcomm, 3G, 4G ve 5G benzer biçimde hücresel bağlantı teknolojilerinde dünyanın en büyük patent sahiplerinden biri. Apple ise iPhone’larda bu modemleri kullanmak için Qualcomm’a milyarlarca dolar lisans tutarı ödüyordu. 2017’de Apple, “Qualcomm bizlerden fahiş fiyat alıyor, tekelcilik yapıyor” diyerek dava açtı.
Qualcomm ise “o süre modemlerimi kullanamazsın” diyerek karşı davalar açtı ve bazı ülkelerde iPhone satışlarını durdurmaya çalıştı. Apple, Intel’den modem almayı denedi fakat Intel bu yarışta başarısız oldu. Sonunda Apple, 5G’ye geçişte Qualcomm’a muhtaç bulunduğunu kabul etti ve 2019’da milyarlarca dolarlık bir anlaşmayla davaları geri çekti. Bu harp, Apple’ın niçin kendi modem çipini yapmak için çırpındığını da açıklıyor.
Sony ile Immersion arasındaki “titreşim” savaşı: PlayStation 3’e darbe vurdu!

Oyun dünyasının en garip davalarından biridir. “Haptic feedback” kısaca titreşim teknolojisinin patentleri büyük seviyede Immersion adlı bir şirkete aitti. Sony, PlayStation 1 ve 2’deki efsanevi DualShock kumandalarında bu teknolojiyi izinsiz kullanınca Immersion dava açtı ve kazanmıştır.
Sony, bu yüzden PlayStation 3’ün ilk lansman kumandası olan “Sixaxis”ten titreşim hususi durumunu çıkarmak mecburiyetinde bırakıldı. “Titreşim eski nesil bir özellik” benzer biçimde açıklamalar yapsa da oyuncular bunu yemedi. Sonunda Sony, Immersion’a ortalama 150 milyon dolar ödeyerek anlaştı ve DualShock 3 ile titreşim özelliği geri döndü.
Microsoft ile Motorola’nın (Google) tüm teknolojiler için yaşamış olduğu ihtilaf

Microsoft, akıllı telefon savaşını yitirmiş olabilir fakat patent savaşından devasa paralar kazanmıştır. Microsoft, Android’in temelinde dosya sistemleri ve takvim senkronizasyonu kendisine ilişik birçok patentin kullanıldığını iddia etti. Google’ın “parasız” dağıttığı Android üstünden HTC, Samsung benzer biçimde üreticilerle anlaşıp “telefon başına” lisans tutarı almaya başladı.
Google, 2012’de Motorola’yı satın aldığında bu davalar iyice kızıştı. Microsoft, Motorola’dan (kısaca Google’dan) Wi-Fi ve video patentleri için yılda 4 milyar dolar benzer biçimde absürt bir sayı istedi. Seneler devam eden bu karmaşık dava, sonunda devlerin kendi aralarında anlaşmasıyla sonuçlandı sadece Microsoft’un Android üstünden hâlâ para kazanılmış olduğu bir gerçek.
Nokia ile Apple arasındaki “iPhone’u biz buluş ettik” davası

iPhone 2007’de çıktığında Nokia, telefon pazarının kralıydı. Apple’ın bu yeni aleti, Nokia’nın kalesine atılmış bir bombaydı. Nokia, 2009’da Apple’a dava açarak “iPhone’un temelini oluşturan 10 patentin” kendilerine ilişik bulunduğunu iddia etti. Kısaca, “Siz o telefonu bizim teknolojimizle yaptınız” dediler.
Bu, devler arasındaki ilk büyük akıllı telefon savaşıydı ve Apple-Samsung davasını bile tetikleyen olaylardan biriydi. Dava, 2011’de Apple’ın Nokia’ya bir kerelik yüklü bir ödeme yapması ve gelecekteki iPhone’lar için lisans tutarı ödemeyi kabul etmesiyle sonuçlandı.
BlackBerry ile Typo’nun “iPhone’a klavye takamazsın” kavgası

Bu, ötekiler benzer biçimde milyar dolarlık olmasa da bir devrin ikonik tasarımının iyi mi savunulduğunu gösteren garip bir dava. BlackBerry, o efsanevi fizyolojik QWERTY klavyesiyle ünlüydü. 2014’te Typo isminde bir şirket, iPhone’lara takılan ve BlackBerry klavyesine tıpatıp benzeyen bir klavyeli kılıf çıkardı.
BlackBerry, “Bu bizim tasarımımız, bizim kimliğimiz!” diyerek derhal dava açtı ve Typo klavyenin satışını durdurma sonucu aldırdı. Typo, tasarımı birazcık değiştirip “Typo 2″yi çıkarsa da bu dava fizyolojik bir tasarımın bile ne kadar sert korunabildiğini gösteren güzel bir örnek olarak tarihe geçti.
Gördüğünüz benzer biçimde teknoloji dünyası yalnız kod yazmak ve çip üretmekten ibaret değil. Her yeniliğin arkasında, “bunu ilk ben yaptım” diyen bir şirket ve onu korumaya hazır avukatlar var. Bu savaşlar olmasaydı, kim bilir tüm telefonlar birbirinin kopyası olurdu ya da tam tersi, bugün kullandığımız birçok temel özellik tek bir firmanın tekeli altında kalırdı.
Peki siz bu mevzuyla ilgili ne düşünüyorsunuz? Patent savaşları gerçek bir savaşım örneği mi yoksa sektörün cilvesi mi? Mevzuyla ilgili yorumlarınızı bekliyoruz…



