[ad_1]
Bilim adamları, iklim değişikliğinin selleri tetikleyen aşırı yağış olasılığını artırdığını ve emisyonların azaltılmaması durumunda bu tür yağışların daha yaygın hale geleceğini ortaya koydu.
Dünya Hava İlişkilendirme Girişimi (WWA), iklim değişikliğinin 12-15 Temmuz tarihleri içinde Batı Avrupa’da yaşanmış olan sel felaketine tesirini inceleyen ilişkilendirme analizini yayımladı. Emek verme, Belçika, Fransa, Almanya, Lüksemburg, Hollanda, ABD ve Birleşik Krallıktaki üniversiteler, meteoroloji ve hidroloji kurumlarından bilim adamlarının da dahil olduğu 39 araştırmacı tarafınca gerçekleştirildi.
Bilim adamları, iklim değişikliğinin sellere yol açan yoğun yağış üstündeki rolünü hesaplamak için hava durumu kayıtlarını ve bilgisayar simülasyonlarını kullanarak, 1800’lerin sonlarından beri ortalama 1,2 aşama ısınan bugünün iklimiyle geçmişi karşılaştırdı.
Analize gore, aşırı yağışlar 12-15 Temmuz tarihleri içinde Batı Avrupa’nın belirli bölgelerini vururken, aşırı yağışların sebep olduğu sel, Belçika ve Almanya’da minimum 220 kişinin ölümüne sebep oldu.
Şiddetli yağış olasılığı 9 kat arttı
Çözümleme, insan çalışmalarından meydana gelen iklim değişikliği sebebiyle bir günde düşen yağmur miktarı yüzde 3 ila 19 oranında arttığını ortaya koydu.
Ek olarak bilim adamları, iklim değişikliği selleri tetikleyen yağışlara benzer şiddetli yağış vakalarını 1,2 ila 9 kat daha ihtimaller içinde hale getirdiğini hesapladı.
Benzer olayların mevcut iklimde ortalama 400 yılda bir Batı Avrupa’nın herhangi bir bölgesini vurması beklenen çalışmada, bu tür olayların daha geniş bir süre diliminde daha geniş bir bölgede gerçekleşmesinin ihtimali tespit edildi.
Buna gore, daha çok sera gazı emisyonu ve devam eden ısı artışıyla bu tür yağışlar daha yaygın hale gelecek.
“Sera gazı emisyonlarını mümkün olduğunca süratli azaltmalı”
Newcastle Üniversitesi İklim Değişikliği Tesirleri Uzmanı Prof. Hayley Fowler, çalışmaya ilişkin değerlendirmesinde, son teknoloji iklim modellerinin gelecekte daha sıcak bir dünyada aşırı yağış vakalarında artışa işaret ettiğini belirterek, “Bu vaka, toplumların mevcut aşırılıklara karşı dirençli olmadığını gözler önüne seriyor. Kayıpları ve maliyetleri azaltmak ve aşırı sel vakalarına karşı daha dayanıklı olmak için sera gazı emisyonlarını mümkün olduğunca süratli azaltmalı, acil durum uyarı ve yönetim sistemlerini iyileştirmeli ve altyapımızı ‘iklim dirençli’ hale getirmeliyiz.” ifadelerini kullandı.
Oxford Üniversitesi Çevresel Değişiklik Enstitüsü Direktör Yardımcısı Friederike Otto ise sellerin, aşırı hava olaylarının şiddetli etkilerinden gelişmiş ülkelerin bile güvende olmadığını gösterdiğine dikkati çekerek, “Bu acil bir küresel problemdir ve bunu çözmek için adım atmamız gerekiyor. Bilim açık ve senelerdir açıktı.” değerlendirmesinde bulunmuş oldu.
[ad_2]