Mobil

Mobil Fotoğrafçılığı Baştan Yazan, Kamerasıyla Efsaneleşmiş Telefonlar!

Günümüzde mükemmel fotoğraflar çeken telefon kameraları, aslen bir takım efsanevi modelin açmış olduğu yoldan aşama kaydediyor. İlk fotoğraf paylaşımından 100x zoom’a, portre gibi olmaktan gece görüşüne kadar mobil fotoğrafçılıkta çığır açan o telefonları ve getirdikleri inanılmaz teknolojileri listeledik. Gelin bu teknoloji yolculuğuna beraber çıkalım.

Şöyleki bir düşünün: Akşam yemeğinde önünüze gelen o mükemmel tabağı, arkadaşlarınızla çıktığınız tatilde yakaladığınız o müthiş manzarayı yada kedinizin yapmış olduğu o gülünç hareketi anında çekip saniyeler içinde binlerce kişiye ulaştırabiliyorsunuz. Bu artık o denli bayağı bir fiil ki üstünde düşünmüyoruz bile. Peki cebimizdeki bu yüksek teknolojili gözlerin bu noktaya iyi mi geldiğini asla merak ettiniz mi?

Bugünlere aniden gelmedik. Her bir “vay be” dediğimiz kamera özelliği, aslen geçmişte bir telefonun omuzlarında terfi etti. Bazıları megapiksel savaşı başlattı, bazıları “geceyi gündüze çevirdi”, bazıları ise ustalaşmış makinelere taş çıkaran portre fotoğrafların kapısını araladı. Şimdi o kahramanlara hak ettikleri saygıyı gösterme zamanı. İşte karşınızda mobil fotoğrafçılık tarihini değiştiren o efsaneleşmiş telefonlar!

Sharp J-SH04: Her şeyi başlatan “çek ve gönder” devrimi:

Aslen halka satılan ilk kameralı telefon ünvanı 1999’da çıkan Kyocera VP-210’a aitti. Sadece o telefon daha fazlaca görüntülü konuşma odaklıydı ve çektiğiniz 20 fotoğrafı paylaşmak pek de kolay değildi. Mobil fotoğrafçılık devrimini ateşleyen aslolan vaka, 2000 senesinde Sharp J-SH04’ün piyasaya çıkmasıyla yaşandı. Bu telefonun vakası, mütevazı 0.11MP’lik kamerası değil, o kamerayı “Sha-Mail” (Picture-Mail) adını verdiği bir altyapıyla birleştirmesiydi.

Şu demek oluyor ki vaka şuydu: Fotoğrafı çekiyordunuz ve anında e-posta ile arkadaşlarınıza yollayabiliyordunuz. İşte bu “çek ve gönder” işlevi, donanımın yazılımla birleşerek yepyeni bir kontakt biçimi yarattığı o zamanı andı. Samsung’un rakip modelinde fotoğrafı göndermek için bilgisayara bağlamanız gerekirken, Sharp bu işi direkt telefonun kendisinde çözmüştü. Bu yüzden, bugün bildiğimiz anlamdaki kameralı telefon deneyiminin gerçek atası Sharp J-SH04’tür.

Nokia Lumia 1020: Megapiksel savaşlarının emsalsiz kralı!

Başlıksız-1

Bir dönem telefon üreticileri içinde yalnız tek bir şey önemliydi: Daha çok megapiksel! Bu savaşın zirve noktası, adeta bir canavar olan 2013 model Nokia Lumia 1020 oldu. Telefonun arkasındaki devasa kamera modülü, tam 41 megapiksellik bir sensöre ev sahipliği yapıyordu. Sadece Nokia’nın dehası yalnız yüksek çözünürlüğünde olan fotoğraf çekmekle sınırı olan değildi. Aslolan vaka, bu kadar fazlaca pikseli iyi mi kullandığıydı.

Lumia 1020, “oversampling” (aşırı örnekleme) isminde olan bir teknoloji kullanıyordu. Bu teknoloji yardımıyla telefon, 41MP’lik devasa veriyi işleyerek fazlaca daha net, daha azca parazite haiz ve inanılmaz detaylı 5MP fotoğraflar oluşturuyordu. Daha da önemlisi, bu sayede kullanıcılara “kayıpsız dijital zoom” imkanı sunuyordu. Bu, çözünürlüğün kendi başına bir amaç olmaktan çıkıp, yazılım hileleri için bir vasıta haline geldiği ilk andı ve “hesaplamalı fotoğrafçılık” çağının kapılarını araladı.

iPhone 7 Plus: “Portre Modu” ile fotoğrafçılığı demokratikleştiren telefon:

Başlıksız-1

Çift kameralı ilk telefon aslen 2007’de çıkan Samsung SCH-B710’du ve amacı 3 boyutlu fotoğraf çekmekti; pek de tutmadı. Sadece çift kameraları hayatımızın vazgeçilmezi icra eden ve çağıl kullanımını tanımlayan aygıt, 2016’da tanıtılan Apple iPhone 7 Plus oldu. Apple, ikinci kamerayı 3D için değil, değişik ve fazlaca daha zekice bir amaç için kullandı: Derinlik algısı. Bir lens geniş açılıyken diğeri telefoto lensti ve bu sayede ilk kez bir amiral gemisi telefonda 2x optik yakınlaştırma sunuldu.

Aslolan devrim ise donanım ve yazılımın birleşmesiyle ortaya çıkan “Portre Modu” oldu. Telefon, iki lens arasındaki paralaks farkını kullanarak bir derinlik haritası çıkarıyor ve tıpkı ustalaşmış DSLR makineler benzer biçimde arka planı algoritmik olarak bulanıklaştırıyordu. Bu, daha ilkin yalnız pahalı ekipmanlarla elde edilebilen o “havalı” görünümü, tek bir dokunuşla her insanın ulaşabileceği bir hâle getirdi. iPhone 7 Plus, fotoğrafın amacını yalnız anı kaydetmekten, onu sanat içerikli bir halde yorumlamaya kaydıran telefon olarak tarihe geçti.

Google Pixel: Karanlığı koduyla aydınlatan büyücü!

Başlıksız-1

Donanım fizyolojik sınırlarına ulaşmaya başladığında devrimin bir sonraki adımı yazılımdan geldi. Bu akımın öncüsü ise şüphesiz Google ve Pixel telefonları oldu. Google, 2018’de Pixel telefonları için sunmuş olduğu “Night Sight” (Gece Görüşü) özelliği ile mobil fotoğrafçılıkta yepyeni bir sayfa açtı. O zamana kadar düşük ışıkta fotoğraf çekmek, kumlanma ve kalitesiz sonuçlar demekti. Night Sight ise resmen imkânsızı başardı.

Google’ın büyüsü donanımda değil, tamamen suni zekâ destekli yazılımdaydı. Deklanşöre bastığınızda telefon, değişik pozlama sürelerine haiz birden fazla kare çekiyor, arkasından suni zekâ bu kareleri birleştirerek titremeyi yok ediyor, paraziti temizliyor ve renkleri inanılmaz bir doğrulukla düzeltiyordu. Netice, zifiri karanlıkta bile sanki ortam aydınlıkmış benzer biçimde net, detaylı ve canlı fotoğraflardı. Google, donanımın yetersiz kalmış olduğu yerde kodun iyi mi bir lense dönüşebileceğini tüm dünyaya kanıtladı.

Huawei P30 Pro: Mesafeleri ortadan kaldıran periskop lens:

Başlıksız-1

Telefonlarda kaliteyi bozmadan yakınlaştırma yapmak, en büyük meydan okumalardan biriydi. Optik yakınlaştırma, lensler içinde fizyolojik mesafe gerektiriyordu ve bu da incecik telefon kasalarıyla uyumsuzdu. Bu fizik problemini çözen mühendislik harikası ise “periskop lens” oldu ve bu teknolojiyi 2019’da popülerleştiren model Huawei P30 Pro’ydu. P30 Pro, 5x optik yakınlaştırma sunarak mesafeleri anlam ifade etmeyen kıldı.

Periskop lensin emek harcama prensibi dahiceydi: Işığı bir prizma yada ayna yardımıyla 90 aşama bükerek lens elemanlarının telefonun kalınlığına değil, uzunluğu süresince dizilmesini sağlıyordu. Bu sayede, telefonun inceliğinden taviz vermeden kuvvetli bir optik yakınlaştırma yapmak mümkün hale geldi. Daha ilkin çıkan Asus Zenfone Zoom benzer biçimde denemeler olsa da, periskop lensi ana akım haline getiren ve “Ay fotoğrafı” çekme çılgınlığını başlatan telefon P30 Pro oldu.

Xiaomi Mi Note 10: 108 megapiksel ile px birleştirme sanatı!

Başlıksız-1

Nokia’nın başlatmış olduğu megapiksel savaşları, yazılım devrimiyle yeni bir boyut kazanmıştı. 2019’un sonlarında piyasaya çıkan Xiaomi Mi Note 10, Samsung’un ürettiği sensörü kullanarak “dünyanın ilk 108MP kameralı telefonu” ünvanını aldı. Sadece amaç, toplumsal medyada paylaşamayacağınız kadar büyük 108MP’lik dosyalar oluşturmak değildi. Tıpkı Lumia 1020 benzer biçimde aslolan sihir bu piksellerin iyi mi kullanıldığındaydı.

Bu sensörlerin arkasındaki teknoloji “px birleştirme” idi. Sensör, varsayılan modda komşu dört pikselden almış olduğu veriyi birleştirerek tek bir “süper px” oluşturuyordu. Bu işlemin sonucunda ortaya fazlaca daha parlak, daha temiz ve düşük ışık performansı fazlaca daha iyi olan 27MP’lik fotoğraflar çıkıyordu. Artık megapiksel yarışı yalnız daha büyük fotoğraf için değil, yazılıma işleyebileceği daha iyi veriyi sağlamak için yapılıyordu.

Samsung Galaxy S20 Ultra: “100x yakınlaştırma” çılgınlığı ve hibrit güç:

Başlıksız-1

Huawei’nin periskop ile başlatmış olduğu yakınlaştırma yarışını bir sonraki seviyeye taşıyan model, 2020’de tanıtılan Samsung Galaxy S20 Ultra oldu. Samsung, pazarlamada “100x Space Zoom” terimini kullanarak tüm dikkatleri üstüne çekti. Elbet bu 100 kat optik bir yakınlaştırma değildi; bunun yerine donanım ve yazılımın muhteşem bir uyumla çalmış olduğu bir hibrit sistemdi.

Bu sistem üç temel ayaktan oluşuyordu: Yüksek optik yakınlaştırma elde eden bir periskop lens, bu görüntüyü dijital olarak kırpmaya olanak tanıyan yüksek çözünürlüğünde olan bir sensör ve son olarak, aşırı kırpılmış bu görüntüyü temizleyip keskinleştiren suni zekâ algoritmaları. S20 Ultra’nın 100x zoom’u, çağıl telefon kameralarının artık tek bir donanım parçasından ibaret olmadığını, birbiriyle konuşan karmaşık bir “bütünleşik görüntüleme sistemi” bulunduğunu kanıtladı.

Peki siz bu mevzuyla ilgili ne düşünüyorsunuz? Sizin için kamerasıyla efsaneleşmiş telefon modeli hangisi? Yorumlarınızı bekliyoruz!

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu