Pazar, Şubat 23, 2025
Ana SayfaDÜNYAHeidi Hikayesi Gerçek Mi, Aslına bakarsak Neyi Konu alıyor?

Heidi Hikayesi Gerçek Mi, Aslına bakarsak Neyi Konu alıyor?

[ad_1]

Heidi adlı çizgi film o devrin çocuklarını ekran karşısına kilitledi. Sempatik bir kız çocuğunun büyükbabası ve arkadaşı ile Alp Dağları’ndaki maceralarını seyrettiğimiz bu çizgi filmin uyarlandığı roman aslına bakarsak son aşama trajiktir bundan dolayı yakın tarihe kadar İsviçre’de evlatların köle olarak çalıştırılmasının hikayesinin anlatır. Heidi hikayesi gerçek mi, gelin yakından bakalım.

Heidi öyküsünü tamamımız 1970’li yıllarda yapılmış ve Türkçe dahil pek oldukca dile çevrilerek yayınlanmış çizgi filmi ile öğrendik. Sempatik bir kız çocuğunun İsviçre’nin Alp Dağları’nda huysuz büyükbabası ve sempatik keçi çobanı arkadaşı ile yaşamış olduğu maceralar çocukluğumuzun en keyifli zamanlarıydı. Fakat asla dikkat etmedik ya da görmezden geldik; sevinç ile koşan Heidi’nin ayakları çıplaktı, hem de dağ başlangıcında gezerken bile.

Sayısız filme ve çizgi filme uyarlanan Heidi’nin hikayesi aslına bakarsak 1800’lü yılların sonunda yazılmış bir romandır. Roman da sempatik bir çocuk hikayesi konu alıyor sadece hikayenin birazcık derinine indiğimiz süre karşımıza yakın zamana kadar İsviçre’de köle olarak çalıştırılan Verdingkinder adlı çocuklar çıkıyor. Çocuk masallarına inanma yaşını maalesef geçtiğimiz için gelin Heidi hikayesi mi gerçek mi, aslına bakarsak neyi konu alıyor tüm detaylarıyla görelim.

Asla bilmeyenler için Heidi öyküsünü özetleyelim:

heidi

Heidi 5 yaşlarında sempatik bir kız çocuğudur. 1 yaşlarında anne ve babasını kaybetmiş olduğu için teyzesi ile beraber yaşamaktadır. Teyzesi büyükşehirde bir hizmetçilik işi bulunca onu İsviçre’nin Alp Dağları’nın bir köyünde yaşayan büyükbabasının yanına bırakır. Büyükbabası huysuz bir adam olmasına karşın Heidi’nin neşeli halleri yardımıyla süre içinde araları ısınır.

Bu dağ köyünde Heidi’nin Peter adlı bir arkadaşı vardır. Peter, köyde keçi çobanlığı yapmaktadır. Peter ile dağlarda sevinç içinde günleri geçen Heidi’nin teyzesi bigün gelir ve onu büyükşehirde çalmış olduğu eve götürür. Burası Almanya’nın Frankfurt şehridir. Evin kızı Clara engelli sandalyesi kullanmak zorunda kalan genç ve hüzünlü bir kızdır. Elbet Heidi ona da sevinç saçar ve dost olurlar.

Gel gör ki Heidi dağları, dedesini, Peter’i özlemiştir ve evin dadısının baskısından oldukca sıkılmıştır. Heidi stres yüzünden uyurgezer olunca evin sahibi onun köyüne dönmesine izin verir. Köyüne dönerek sağlığına kavuşan Heidi’yi ziyaret etmek için Clara yanına gelir. Beraber oldukca iyi anlaşırlar sadece Peter birazcık imrenir ve Clara’nın tekerlekli sandalyesini uçurumdan aşağı atar.

Olağanüstü bir şey olur ve tekerlekli sandalyesiz kalan Clara bir halde yürümeye adım atar. Köye gelen babası bunu görünce oldukca sevinir ve Heidi’nin okuması için büyükbabası ile kasabaya yerleşmelerini sağlar. Clara yürümeye, Heidi okumaya adım atar. Artık aralarında kopmaz bağlar olan dostlar olmuşlardır.

Sayısız filme ve çizgi filme uyarlanan Heidi romanı:

heidi

Hikayenin arka planına geçmeden ilkin tüm bu dünyayı kuran romandan birazcık bahsedelim. İsviçreli yazar Johanna Spyri tarafınca Almanca olarak kaleme alınan çocuk romanı 1880 senesinde Heidis lehr- und wanderjahre ve Heidi kann brauchen, was es gelernt hat adları altında iki bölüm halinde yayımlanmıştır.

Heidi romanı yayımlandığı andan itibaren o devrin en popüler eseri olur. Kitabın 1882 senesinde İngilizce, 1906 senesinde ise Japonca çevirisi yapılır. Heidi hikayesi giderek tüm dünya evlatlarının favorisi haline gelir.

Roman ilk kez 1937 senesinde yönetmen Allan Dwan tarafınca Heidi adıyla beyaz perdeye uyarlanır. 1950’li, 60’lı ve 70’li yıllarda pek oldukca değişik ülkenin yönetmeni tarafınca Heidi hikayesi beyaz perdeye uyarlanır. Onu en popüler meydana getiren ise Isaho Takahata imzalı 1974 yapımı çizgi filmidir. Bu sevilen öykü bugün hala pek oldukca diziye, filme ve çizgi filme esin vermektedir. 

Bu aşamada küçük bir detay verelim; Heidi romanı yayımlandığı dönem kent yaşamını yerdiği ve köy yaşamını övdüğü doğrusu tutucu bir anlatıya haiz olduğundan bir kesim tarafınca eleştirilmiştir. Bir detay daha, Peter Buettner adlı bir araştırmacı 2008 senesinde bir açıklama yapmış oldu ve Heidi romanının aslına bakarsak Hermann Adam Von Kamp adlı yazar tarafınca kaleme alınan bir kitabından intihal yaptığını söylemiş oldu. Kısaca Heidi eserinin çalıntı olduğu iddiası var.

Gelelim mevzumuza; Heidi hikayesi gerçek mi, aslına bakarsak neyi konu alıyor?

heidi, verdingkinder

Maalesef birazdan anlatacaklarımız Heidi adını duyduğunuzda artık yüzünüze gülümseme oluşmamasına neden olacak. Dikkatli seyirciler fark etmiştir; Heidi ayakkabı giymiyor, ayakları çıplak geziyor. Ne var canım ikimiz de köyde o şekilde gezerdik demeyin; Heidi’nin ayakları karda da çıplak, çamurda da çıplak, yağmurda da çıplak. Bu sebeple o aslına bakarsak Verdingkinder doğrusu köle evlatları temsil eden bir figür.

Verdingkinder kelimesini direkt olarak çevirmek gerekirse çıplak ayaklı çocuklar anlamına geliyor. Bu evlatların ortaya çıkışı ise bugün insan haklarının en büyük temsilci olarak kabul edilen İsviçre’de yaşandı. İsviçre, 1789 senesinde 14 yaşından minik evlatların fabrikada çalışmalarını yasaklayarak göstermelik bir karar almış olsa da aslına bakarsak yakın zamana kadar içlerindeki ilkel Vikinglere yakışır şekilde evlatları yasal bir halde köle olarak çalıştırıyorlardı.

Tarihte küçüklere yapılmış en büyük insanlık suçu İsviçre’de yaşanmaktaydı:

heidi, verdingkinder

İsviçre’de 18. yüzyılda başlamış olan bir sistem vardı. Bu sistemde boşanmış ailelerin evlatları, devlete borçlu olan ailelerin evlatları, ailesi yaşamını yitirmiş çocuklar, bir halde suça bulaşmış çocuklar ailelerinin ve akrabalarının elinden alınarak kilise tarafınca başka ailelerin yanına veriliyordu. Maalesef bu ailelerin amacı o evlatları refah içinde yetiştirmek değildi.

Verilen bu çocuklar aileler tarafınca çalıştırılıyor, öteki çiftliklerde çalıştırılmak suretiyle kiralanıyor ya da daha da kötüsü, başka ailelere satılıyordu. Kısaca bu çocuklar kelimenin tam anlamıyla köle olarak kullanılıyordu. İnsanlık dışı işlem gören bu çocuklar ahırda hayvanlarla birlikte uyuyor, asla doğru muntazam beslenmiyor, küçücük bedenleri en ağır işlerde çalıştırılıyor ve yetmezmiş benzer biçimde dizgesel olarak dövülüyor, işkence görüyor, cinsel istismara uğruyorlardı. 

Elbet insan haklarının yılmaz savunucusu İsviçreliler bu evlatları insan olarak bile görmedikleri için onları öteki çocuklardan ayırmak amacıyla çıplak ayakla dolaşmak zorunda bırakıyorlardı. Bu özellikleri sebebiyle onlara Verdingkinder doğrusu çıplak ayaklı çocuklar deniyordu.

Uzun seneler süresince çocuk köle sistemi uygulandı:

heidi, verdingkinder

İsviçre toplumu bu sisteme o denli alışmıştı ki cinsel istismara uğrayan, dövülen, işkence gören bu çocuklar tam anlamıyla görmezden geliniyordu. Başına gelenler yüzünden yaşamını kaybeden evlatların ölüm sebepleri mahalli doktorlar tarafınca gizleniyordu. Bölgede bulunan Rus bir doktorun bu durumu rapor etmesi ile sadece yavaş yavaş bazı tepki sesleri terfi etti.

Olabilir canım geçmiş süre diye düşünüyor olabilirsiniz fakat değil. İsviçre’de yaşanmış olan bu insanlık dışı kölelik sistemi sadece 1981 senesinde yasaklandı. 1981, doğrusu birkaç on yıl öncesine kadar İsviçre’de hala köle çocuklar vardı. İsviçre devletinin bu çocuklardan özür dilemeyi aklına getirmesi ise sadece 2013 senesinde gerçekleşti. 

Heidi hikayesi gerçek mi diye soruyorsanız, hayır değil. Heidi hikayesi oldukca sempatik fakat maalesef gerçekler oldukca daha acı. Daha da acı olan yakın zamana kadar evlatları köle olarak çalıştırıp rahatsızlık eden sapkın grupların bugün utanmadan, özür bile dilemeden dünyanın öteki ülkelerine insanlık dersi veriyor olmasıdır. Mevzu hakkında düşüncelerinizi yorumlarda paylaşabilirsiniz. 



[ad_2]

RELATED ARTICLES

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Most Popular