II. Viyana Kuşatması Başarıya ulaşmış Olsaydı Ne Olurdu?
Viyana’nın kapılarına dayanan Osmanlı Devleti, eğer kuşatmada başarıya ulaşmış olsaydı dünya tarihini iyi mi bir senaryo bekliyor olurdu? Yapay zekâya sorduk…
1683’teki II. Viyana Kuşatması, eğer Osmanlı Devleti tarafınca başarıya ulaşmış olsaydı, tüm devletler üstünde oldukca büyük etkisinde bırakır bırakabilirdi.
Hatta şu an oldukca daha değişik şeyler konuşuyor olurduk…
Viyana’nın ele geçirilmesi, Osmanlıların Orta Avrupa’da kalıcı bir varlık kurmasını sağlayabilirdi.
Viyana, coğrafi ve stratejik konumu sebebiyle Orta Avrupa’nın anahtarıydı. Şehrin ele geçirilmesi, Macaristan ve Avusturya üstündeki Osmanlı kontrolünü pekiştirir, Habsburg Hanedanı’nın enerjisini mühim seviyede kırardı.
Bu zafer, Avrupa’da daha geniş çaplı ve kesin bir “mukaddes ittifak” oluşturulmasına niçin olabilirdi. Sadece Osmanlı’nın erken dönemde kazanılmış olduğu prestij, bu tür ittifakların organize edilmesini zorlaştırabilir, Avrupa’nın Osmanlı ilerleyişine daha uzun süre direnmesini engelleyebilirdi.
Osmanlı Devleti Batı’da genişlerdi.

Viyana’nın fetih edilmesi, Almanya’nın güneyine, Bohemya ve Bavyera şeklinde bölgelere Osmanlı tesirinin yayılmasına kapı açardı. Kim bilir Osmanlı orduları, zaman içinde daha kuzeydeki topraklara yönelir ve hatta Fransız, İtalyan yada Leh topraklarını tehdit edebilirdi.
Osmanlı Devleti’nin Viyana’nın kontrolünü sağlaması, Adriyatik’te ve Batı Akdeniz’de Osmanlı deniz enerjisini de artırırdı. Osmanlılar, İspanya ve Portekiz şeklinde denizci güçlerle daha direkt çatışmaya girebilir ve kim bilir denizaşırı kolonilere haiz olmak için savaşım ederdi.
Viyana’nın düşmesi, Katolik Hristiyan dünyasında derin bir kriz yaratırdı.

Papa ve öteki Katolik liderler, Osmanlı’nın ilerleyişini durdurmak için Hristiyan birliği çağrısında bulunabilirlerdi. Bununla beraber, Protestanlar ve Katolikler arasındaki gerilimler azalabilir, Osmanlı tehdidi karşısında bir birleşme olabilir.
Viyana’nın fetih edilmesi, İslâm’ın Avrupa’da daha yaygın bir din olarak kabul edilmesine yol açabilir ve Osmanlı’nın tesir alanındaki bölgelerde İslamlaşma süreci hızlanabilirdi. Bilhassa Osmanlı’nın hoşgörü politikaları göz önünde bulundurulursa, birçok bölge Osmanlı tesiri altında dinî ve kültürel değişimler yaşayabilirdi.
Viyana’nın fetih edilmesi, Sultan IV. Mehmet ve onun altında vazife meydana getiren vezirler için büyük bir zafer olurdu.

Bu zafer, Osmanlı yönetiminin istikrarını artırabilir ve devletteki reformları hızlandırabilirdi. Osmanlı devleti, kazanılmış olduğu prestijle içeride daha kuvvetli ve daha merkezi bir yapı kurabilirdi.
Osmanlı Devleti, bu zaferle ekonomik olarak da büyük kazanımlar elde edebilirdi. Avrupa’nın merkezine daha çok ticari ve kültürel erişim, Osmanlı ekonomisine ve zenginliğine büyük katkı sağlardı. Ek olarak, askeri başarılar, devlette düzeltim yapılmasını teşvik edebilirdi, böylece Osmanlılar, Avrupa’daki öteki büyük güçlerle rekabet edebilmek için modernleşme süreçlerine daha erken başlayabilirdi.
Viyana’nın Osmanlılar tarafınca alınması, çağdaş Avrupa’nın siyasal, kültürel ve dini yapısını kökten değiştirebilirdi.

Kim bilir Avrupa Birliği şeklinde birliğe giden süreç değişik bir halde işler, ulusal kimlikler ve sınırlar bambaşka şekillerde oluşurdu. Ek olarak Osmanlı’nın bu zaferi, milliyetçiliğin Avrupa’da doğuşunu geciktirebilir yada değişik bir şekilde evrilmesine yol açabilirdi.
Osmanlı’nın Avrupa üstündeki hakimiyeti, Endüstri Devrimi’nin başlamasını geciktirebilir yada engelleyebilirdi. Zira Osmanlı Devleti’nin yönetim biçimi ve ekonomik modeli, Avrupa’daki süratli sanayileşmeyi engelleyebilecek nitelikteydi. Ek olarak, Avrupa’daki bilimin ve değişen teknolojinin gelişmesi Osmanlı’nın denetimi altında daha yavaş ilerleyebilirdi.
Doğu-Batı dengeleri değişirdi.

Viyana’nın Osmanlı Devleti tarafınca fethedilmesi, doğu ile batı arasındaki ticaretin kontrolünün tamamen Osmanlı’nın eline geçmesi anlamına gelebilirdi. Bu da Avrupalı tüccarların Osmanlı’ya bağımlılığını artırır ve Osmanlı ekonomisini güçlendirebilirdi.
Eğer Osmanlı, Avrupa içindeki zaferlerini sürdürürse, Avrupalı güçlerin ABD kıtasına olan ilgisi azalabilir ve sömürgecilik faaliyetleri yavaşlayabilirdi. Osmanlılar kim bilir deniz aşırı kolonilere haiz olmaya çalışabilir, hatta ABD kıtasında bile bir tesir alanı oluşturmak isteyebilirdi.
Eğer Osmanlı Devleti Viyana Kuşatması’nı başarıya ulaşmış bir halde sonuçlandırsaydı, Avrupa’nın tarihsel gelişimi oldukca değişik bir seyir izleyebilirdi. Bu zafer, Osmanlı’nın enerjisini Avrupa’ya daha çok yayarken, Avrupa’daki güç dengelerini kökten değiştirir, Osmanlı Devleti’nin altın çağını uzatabilir ve dünya tarihinin ilerleyişini bambaşka bir yöne çevirebilirdi.



