Niçin Filmlere Ülkelere Nazaran Değişik Bir Son Hazırlanıyor?

Heyecanla bir film seyrediyorsunuz, final sahnesi geliyor ve baş karakter ya ölüyor ya da mutlu sona ulaşıyor. Sonrasında günlerden bigün, netin derinliklerinde gezerken aynı filmin başka bir versiyonunda bambaşka bir son bulunduğunu öğreniyorsunuz. “Bu iyi mi olur?” dediğiniz nokta içeriğimizin aslolan mevzusu. Evet, bazı filmler, değişik ülkelerde değişik finallerle seyirciye sunuluyor. Fakat niçin?
Filmler evrensel bir dil benzer biçimde görünse de yönetmenler ve yapımcılar, aynı filmi değişik ülkelerde değişik sonlarla yayımlama durumunda kalıyor.
İşte bu durumun ardında sansürün haricinde değişik sebepler var.
Kültürel farklılıklar ve seyirci beklentileri
Her ülkenin kültürel yapısı aslen izleyicilerin filmlerden beklentilerini şekillendiriyor. Bilhassa Hollywood yapımları, küresel bir seyirci kitlesine hitap etmeye çalışırken mahalli kültürlere uyum sağlamak için senaryolarda değişimler yapabiliyor.
Sıkıdüzen ve yasal düzenlemeler

Bazı ülkelerde filmler, mahalli sıkıdüzen kurulları tarafınca inceleniyor ve belirli sahnelerin yada sonların değiştirilmesi istenebiliyor. Bizdeki RTÜK benzer biçimde.
Çin benzer biçimde ülkelerde de filmlerin yayımlanabilmesi için devletin belirlediği kurallara uygun olması gerekiyor. Bu durum, kimi zaman filmin sonunu tamamen değiştirebiliyor ki bunun da örneklerini birazdan vereceğiz.
Ticari kaygılar ve seyirci psikolojisi

Film yapımcıları, her şeyden ilkin ticari başarıyı hedefliyor. Bundan dolayı de bir filmin değişik ülkelerde değişik sonlarla yayımlanmasının arkasında çoğu zaman ticari kaygılar yatıyor.
Bazı filmler ise kontrol gösterimlerine doğal olarak tutuluyor ve stüdyo, izleyicilerin tepkisine nazaran final sahnesini değiştiriyor. Eğer kontrol seyircileri mutsuz yada tatminsiz olursa yapımcılar değişik bir son çekiyor.
Değişik sonlara haiz filmlerden bazıları:
Fight Club
1999 yılında yapılmış kült film Fight Club, kapitalizme başkaldıran anarşik yapısıyla tanınıyor. Orijinal versiyonda, Tyler Durden’ın planı başarıya ulaşıyor ve büyük şirketlerin binaları patlatılarak finans sistemine darbe vuruluyor.
Sadece Çin’de gösterilen versiyonunda, bu patlamalar asla gerçekleşmiyor. Bunun yerine film, “Polis vaka yerine yetişerek tüm teröristleri elde etti ve Tyler Durden tutuklandı.” benzer biçimde bir yazıyla bitiyor.
Blade Runner

Bilim kurgu dünyasında mühim yere haiz 1982 yılında yapılmış Blade Runner’ın orijinal versiyonu, karamsar ve açık uçlu bir sona sahipken ABD için hazırlanan versiyon daha ümit verici bir bitiş içeriyordu.
Hollywood’un genel olarak mutlu sonları tercih etmesi sebebiyle, Amerikan versiyonunda Deckard ve Rachael karakterleri beraber kaçıyor ve daha pozitif bir atmosfer yaratılıyor fakat Avrupa’da gösterilen versiyonda, filmin sonu daha belirsiz ve distopik bir havada bırakılıyor.
Little Shop of Horrors

1986 yılında yapılmış bu komedi-korku filmi, orijinal olarak oldukça karanlık bir sona sahipti: Bitkiler dünyayı ele geçiriyor ve insanları yok ediyordu fakat kontrol seyircileri bu sonu fazla kasvetli buldu. Bunun üstüne yapımcılar, daha hafifçe ve mutlu bir final çekerek gişede daha çok başarı elde etmeyi amaçladı.
1408

Stephen King romanından uyarlanarak korku filmleri listesine giren 1408’in orijinal sonunda Mike, otel odasında diri diri yakılıyor. Bu son ABD ve Kanada’daki gösterim platformlarında gösterilen varsayılan versiyon olsa da Hollanda, Japonya ve Avustralya benzer biçimde birçok ülke alternatif sonu aldı. Bu sonda Mike bu deneyimden sağ kurtuluyor ve her şeyin bir rüya olduğuna inanıyor.
Türkiye’den de örnekler var. Mevzumuz doğal ki sıkıdüzen!

Yılmaz Cenup, Türkan Şoray, Tarık Akan, Cüneyt Arkın benzer biçimde meşhur oyuncuların yer almış olduğu Yeşilçam’ın birçok filmine de sıkıdüzen uygulandı. Bazılarında sözler çıkarıldı, bazılarında görüntüler.
“Ekonomik Mevzular, Yoksulluk-Zenginlik, Sınıfsal Farklılıklar” başlığı altında “Babanın Oğlu” filmi ise buna verilecek örneklerden yalnız biri.
Peki, sizce bir filmin orijinal sonunu değişiklik yapmak doğru mu? Yoksa sanat, her koşulda olduğu benzer biçimde mi sunulmalı? Bu probleminin cevabı, kim bilir her izleyicinin kendi içinde saklı.




