HAKANSEYHAN

Şehirde elektrikli kaçış; Super Soco TC Max incelemesi

[ad_1]

Neo retro tasarım karakteriyle ilgi toplayan Super Soco TC Max, kent içi günlük kullanım odağında beklentileri ne kadar karşılayabiliyor?

İnsanlığın ulaşım ihtiyacı evveliyatına kısa bir seyahat yaptığımızda otomobillerden oldukça daha çok pratikliğe haiz oyuncular bizi karşılar. “İki teker” yaşamına oluşturulan bu kapıda bisiklet ve motosikletin, kitlelerin günlük gereksinimlerini karşılama mevzusundaki payları kesinlikle gözardı edilemez. Pazar dinamiklerinin dönemsel olarak modernleşmesinden nasibini alarak günümüzde yeni bir noktaya uzanan motosikletler ise şu aşamada asla olmadığı kadar güvenli. Teknolojik gelişmelerden nasibini alan modeller artık giriş seviyesinden itibaren ciddi donanımlarla bezeniyor. Günümüz dünyasının temel trendi olan elektrik enerjisini de son yıllarda minimum otomobiller kadar motosiklet pazarında duymaya başladık. Harley-Davidson şeklinde bir idolün dahil olmasıysa pek oldukça noktada dengeleri değiştirmede belirleyeci olacak şeklinde görünüyor.

Uzak Doğu merkezli üreticiler ise şimdiden kendi içlerinde oldukça ciddi ürün gamları oluşturmuş durumda. Çin’in mühim isimlerinden birisi olan Super Soco da bu rekabette hisse sahibi olanlar içinde. Nankin merkezli olarak etkinlik gösteren ve tüm enerjisini yeni nesil enerji sistemleri odağındaki modeller üzerin yoğunlaştıran marka, senelik 300 bin adedi gören üretim kapasitesiyle dikkat çekiyor. Super Soco’yu pazardaki markalardan ayıran özelliklerin başlangıcında ise tasarım dili var. Neo retro karakteri üstüne şekillendirdiği modelleriyle klasik tasarımla güncel güç ünitelerini bir araya getiren marka bir süredir Türkiye pazarında da karşımıza çıkıyor. Büyük bir merakla kontrol konuğu olarak mühim bir zaman geçirdiğimiz Super Soco TC Max, markanın odaklandığı noktaları anlayabilmek adına başarıya ulaşmış bir örnek oldu.

TASARIMIN KİLİT ÇİZGİLERİ

Neo retro tasarım geleneği son yıllarda pek oldukça markanın eğilmeye başladığı felsefeler içinde. Cafe Racer ve Scrambler genlerinin merkezinde şekillenen bu çizgiler, o ürünü deneyimleyen kullanıcı için standartların dışına çıkış için bir anahtar olarak görülüyor. TC Max’in de bol miktarda nasibini almış olduğu bu karakterin sokakta inanılmaz oranda ilgi görmesi o kadar da şaşırtıcı değil. Oval formda motorun ön bölümünü domine eden ışıklandırma grubu adeta felsefenin karşılama komitesi durumunda. LED teknolojinini kullanıldığı bu farların görünüm kadar gece sürüşe olan katkısını da başarıya ulaşmış bulduk. Gerek uzun gerekse kısa ışıklandırma performansı bu üniteler için oldukça kafi tatminkar.


TC MAX’in batarya ve motoruna ev sahipliği icra eden beden tasarımı ise fazlasıyla fütüristik bir hissiyat uyandırıyor. Bilhassa gövdenin alt bölümünde ana parçadan ayrılmış bir çizgide konumlandırılan panelle beraber motosikletin küçük bir bilim kurgu esintisi taşıdığını da söylemek mümkün. Gövdede yürekli şekilde konumlandırılmış keskin geometrik bölümler de tüm tasarıma güzelce yedirilmiş. Aynalar da bu tasarım dilinde çokça gördüğümüz şekilde konumlandırılıyor. Görüş açıları ve genişlikleri sorunsuz olan aynaların küçük bir modifikasyonla gidon tarafına çekilerek oldukça daha güzel duyu bir forma bürünebilir. Arka tarafa doğru ilerledikçe klasik genlerin birazcık daha Cruiser’a yaklaşan bölümle tamamlandığını görüyoruz. Akıllarımıza Ducati Diavel’i getiren bu yapıda plakanın ve LED stop lambasının konumlandırılma şekli de göze hoş gelen şekilde tamamlanmış.

SORUNSUZ MALZEME KALİTESİ

Çin merkezli pek oldukça üretici söz mevzusu olduğunda kullananların kafasında beliren ilk sual işareti araç-gereç kalitesi üstüne şekilleniyor. TC Max bu sual işaretlerinin oldukça uzağında bir tecrübe vadeden bir elektrikli motosiklet olarak bizi karşıladı. Gövdede beklentileri fazlasıyla karşılayan malzemeleri, konfor ve kalite mevzusunda çıtayı yukarıya taşıyan bir sele tamamlıyor. Deri döşemesinin yapısıyla motosikletin vintage karakteriyle kusursuz bir uyum sunan selenin sürüş sırasındaki konfora olan tesiri şaşırtıcı derecede yüksek. Değişik renk kombinasyonlarıyla da tercih edilebilen sele bu sayede kolayca görünümün de temel tesir elemanlarından biri haline geliyor.


Araç-gereç kalitesi başlığında değerlendirmek istediğimiz bir öteki bölüm ise gösterge paneli. Burada yarı dijital yarı analog bir denklemden faydalanılmış. Batarya yüzdesi, sürüş modu ve ısı şeklinde bilgilerin dijital tarafta gösterildiliği panelde, hız ise analog tarafta kullanıcıya sunuluyor. Yoğun güneş altında bile yayınlanma mevzusunda sorunsuz bir kullanım vadeden bu bölümün de beklentileri ödeyeceğini söyleyebiliriz.

KULLANICIYI BEKLEYENLER

TC Max tasarıma tesir eden teknoloji parçaları kadar kullanıcı deneyimine etkileyen donanımlara haiz. Model standart olarak anahtarsız çalıştırma özelliğiyle geliyor. Buradaki sistem, kullanıcı motosiklete yaklaşınca algılamaktan ziyade kumanda ile sizin komut vermeniz üstüne altyapıyı etken hale getirmek üstüne kurulu. Düğmeye basıldığında karşılama durumunda işittiğimiz müzik tonu ise motosikletin genel olarak yakaladığı kalite algısına pek yakışmıyor. Bu ses ile bir Uzak Doğulu bulunduğunu hissettiren TC Max için önümüzdeki süreçte bu bölüme küçük bir gözden geçirme gelebilir.

Sürüşe başlamadan ilkin batarya işleyişiyle ilgili bilinmesi ihtiyaç duyulan iki mühim nokta söz mevzusu. Motosikletin tam ortasında yer edinen ve üst kapağın açılmasıyla erişilebilen batarya değişik şekilde şarj edilebiliyor. İlk maddede bataryayı gövdeden ayırmadan standart bir tak-şarj et işleyişi söz mevzusu. İkinci parça ise kağıt üstünde fazlasıyla kullanışlı görünen taşınabilirlik. Kullanıcılar isterlerse bataryayı çıkartarak yanına alabiliyor ve bağımsız bir ortamda dolum yapabiliyor. Buradaki güçlük ise bataryanın motosikletten çıkarılma işlemi için ciddi bir kuvvet gerektirmesi. İkinci kademede de bataryanın ağırlığı var. Pek oldukça sürücü için taşıması zorluk derecesi yüksek paketi eve çıkartıp taşımak zahmet istiyor.

RAKAMLARIN SÖYLEDİĞİ

Super Soco TC Max’in kullanım dinamiklerinden ilkin kağıt üstünde verilen resmi sayılara yakından bakalım. Ilk olarak güç olarak karşımızda, geleneksel modeller bazında 100cc civarında gezinen bir motosiklet bulunduğunu belirtelim. TC Max’te kullanılan elektrik motoru arka tekerleğe aktarma kayışıyla bağlanmış durumda. Bu motor ortalama 5,5 beygir güç ve 11 Nm tork üretebilme potansiyeline haiz. Dirimsel organların ikinci tarafında yer edinen bataryada ise 72V-45 Ah (3,24 kWh) kapasiteli bir batarya konumlanıyor. Bu batarya ve motor kombinasyonuyla yapınak çıkış olarak verilen menzil kıymeti 92 kilometre olarak tabloya yansıyor. Kendi şarj cihazıyla beraber gelen bataryayı standart bir kaynak üstünden 8 saatte tamamen dolu hale getirmek mümkün.

GERÇEK HAYATTA VADEDİLENLER

Her şeyi geride bırakıp TC Max ile sürüşe başladığımız andan itibaren motosikletin karakteri ve limitleri kendisini hissettirmeye başlıyor. İlk olarak şunu bilhassa belirtmek gerekiyor ki TC Mac kesinlikle konforlu bir motosiklet. İncelememizin başlangıcında da bahsettiğimiz sele faktörünün de büyük katkısıyla beraber ön ve arka süspansiyonların sertlik ayarlarının kent içi koşulları baz alınarak ayarlandığı hissiyatına kapılıyoruz. Sönümleme mevzusunda oldukça başarıya ulaşmış olan bu sistem iki kişilik sürüşlerde de herhangi bir problem yaratmıyor.

Frenler de TC Max’in limitlerinin üstesinden gelebilecek seviyelerde. Çelik fren hortumlarıya desteklenen diskli sistemi de pozitif yöne dahil edebiliriz. Güvenlik mevzusunda alarm detayına değinmeden de geçmeyelim. Küçük da olsa bir caydırıcı durumunda sesli alarma gelen motosikletin bu kısmı için de geliştirme icap ettiğini düşünüyoruz. Bilhassa bataryayı motor haricinde dışarıda şarj etmek istediğinizde tüm elektrik sisteminin kapanmasından dolayı alarmın da dönem dışı kalması, güvenlik önlemini de bu senaryoda dışarıda bırakıyor. Alarm sisteminin bataryadan bağımsız bir sistemle desteklenmesi bu aşamada daha mantıklı olabilir.


Performans mevzusu ise elektrik motorlarının genel karakteriyle paralel. Motosiklet bilhassa 60 km/s hıza kadar tüm enerjisini verebilme özelliği yardımıyla oldukça keyifli ivmelenme karakterin haiz. Ara hızlanmalarda da beklentilere yanıt veren altyapı için maksimum sürati 100 km/s olarak not edebiliriz. Yokuş aşağı durumlarda ise bu kıymet 110 km/s’e kadar esneyebiliyor. TC Max’in performans yönetimi ise üç mod üstünden kullanıcıya bırakılıyor.


“1,2,3” olarak kademelendirilen modlar motosikletin sürüş karakterini direkt şekilde etkiliyor. 1. modda maksimum sürat 60 km/’s’e sınırlandırılırken, motorun ürettiği değerler oldukça daha sakin şekilde tekerleğe aktarılıyor. 2. ve 3. moddan itibarense altyapının gerçek özgürlüğünü soruşturma deneyimi başlıyor. Elektrik motorunun motosikletle baş edebilme mevzusunda hiçbir problemi olmadığını söyleyebiliriz. Ciddi oranlı yokuşlarda dahi gaz tepkimize başarıya ulaşmış cevaplar veren bu altyapının performansı tatminkar. Bu yorumu iki kişilik sürüşler için de söyleyebiliriz. Artçının sürüşe dahil olmasıyla beraber parametreleri değişen taraf ise tahmin edebileceğini şeklinde enerji tüketimi tarafında başlıyor.

Super Soco TC Max için yapınak tarafınca verilen 92 kilometrelik menzil günlük kullanımda kolaylıkla yakalanabilecek bir oran. Eğer rota üstünde yoğun bir yokuş senaryosuyla karşı karşıya değilseniz bu değerin üstünde çıkmanız dahi de mümkün. Bizim gerçekleştirdiğimiz sürüşlerde batarya tüketimini kilometrede yüzde 1 ile yüzde 2 aralığında kayıtlarımıza geçti. Bu da yüzde 100’lük bir dolum için 95 kilometreleri görebileceğiniz bir sürüşe olanak tanıyor. Artçı ile beraber üse tüketim eğrisinde mühim bir artış kullanıcıları bekliyor. Artçı ile beraber tüketimin kilometrede 3 ile 4 birim aralığında bulunduğunu söylemek mümkün. Bu da günlük kullanımda bataryanın minimum iki kere dolum ihtiyacının olduğu sonucunu karşımıza çıkartıyor.

KAÇINILMAZ SON

İncelememizin başlangıcında da bahsettiğimiz şeklinde elektrik gücü ulaşım dünyasının geleceğinin merkezi konumunda. Bu tecrübe, şu aşamada Super Soco TC Max şeklinde örneklerde olduğu şeklinde kent içi kullanım odağında bir geçiş süreci yaşıyor. Kontrol konuğumuz, bu deneyimi fazlasıyla dikkat çekici tasarım karakteri ve gelecekten mesajlar taşıyan tecrübe hissiyle sunma mevzusunda başarıya ulaşmış.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Menzil ve şarj mevzusu ise “keşke” dedirten iki temel parça. Önümüzdeki süreçte karşımıza çıkarılacak olan yeni modelde bu noktaların artırılmış menzil ve süratli şarj desteğiyle tamamlanacağını düşünüyoruz. Zira, 8 saati gören şarj süresi pek oldukça noktada sürdürülebilir oranda bir kullanım için makul değil. Kullanıcı tarafında en büyük etmen ise her ne olursa olsun son noktada fiyata bağlanıyor. TC Max günümüz itibarıyla 42.820 TL şeklinde pazar payını mühim oranda negatif etkileyebilecek bir etiket fiyatıyla satışa sunuluyor. Teknik niteliklerle beraber fiyatı düşündüğümüzde modelin erişebileceği kitlenin şimdilik belirli bir seviyede kaldığına da kuşku yok. Marka olarak gelecek için bizlere ümit veren Super Soco’nın adını önümüzdeki süreçte oldukça daha çok duyacağız şeklinde.



[ad_2]

Exit mobile version