Oyun

Devamlı Karıştırıyoruz: JRPG (Japon) ve WRPG (Batı) Oyunları Arasındaki Temel Felsefe Farkı Ne?

RPG türündeki oyunları oynamayı sevenlerin fazlaca yakından bilmiş olduğu JRPG ve WRPG oyunlar içinde aslına bakarsak tam olarak iyi mi bir fark var?

Rol yapma oyunları, doğrusu RPG’ler oyun dünyasının en köklü ve sevilen türlerinden biri sadece bu devasa türün kendi içinde iki büyük ailesi var. JRPG (Japon RPG’leri) ve WRPG (Batı RPG’leri). Dışarıdan bakınca ikisi de karakter geliştirme, savaşma ve serüven üstüne kurulu benzer biçimde görünse de aslına bakarsak altlarında tamamen değişik felsefeler yatıyor.

Bu felsefelerin temel ayrımı ise şu… Biri size unutulmaz bir hikâye anlatmayı hedeflerken, diğeri size kendi hikâyenizi yazmanız için tam bir özgürlük sunuyor. Peki bu iki devasa türün “rol yapma” anlayışı tam olarak nerede ayrışıyor?

JRPG: Hikâyenin başrolü sizsiniz

JRPG denildiğinde akla ilk gelen şey kuvvetli bir hikâye anlatımıdır. Japon RPG’leri âdeta usta bir yönetmenin elinden çıkmış uzun bir film yada sürükleyici bir roman gibidir. Bu oyunlarda felsefe, oyuncuya derin, duygusal ve öncesinden tasarlanmış bir senaryo sunmaktır. Çoğu zaman oyuncuya “İşte senin karakterin bu” derler ve bu karakterin bir geçmişi, net bir amacı ve seyahat edeceği bir grup arkadaşı vardır. Oyuncunun görevi ise bu karakterin yerine geçmek ve onun kaderini takip etmektir.

Bu hikâye odaklı yaklaşım, oyunun yapısını da direkt etkisinde bırakır. JRPG’ler çoğu zaman daha lineer doğrusu çizgisel bir yapıya haizdir. Normal olarak yan görevler ve gizli saklı bulgu alanları bulunur sadece ana hikâye rayları bellidir. Oyuncunun seçimleri çoğu zaman hikâyenin ana akışını kökten değiştirmez… Daha fazlaca diyalog seçeneklerini ve hangi karakterle ilişkinizi geliştireceğinizi etkisinde bırakır.

Final Fantasy, Dragon Quest yada Persona serilerini düşünün… Bu oyunların amacı size bir dünya verip “Ne istersen yap” demek değil, “Sana anlatacağımız bu mükemmel hikâyeye tanıklık et” anlama gelir. Buradaki “rol yapma”, size verilen görevi (seçilmiş kahraman, asi genç vb.) en iyi şekilde oynamaktır.

WRPG: Kendi hikâyeni yazma vakti

3

WRPG, doğrusu Batı seçimi RPG’ler ise felsefesini tam tersi bir nokta olan oyuncu özgürlüğü üstüne kurar. Bir WRPG başladığında, oyunun size sordurulmuş olduğu ilk sual “Sen kimsin?” olur. Detaylı karakter yaratma ekranları bu felsefenin temel taşıdır. Karakterinizin ırkını, sınıfını, kabiliyetlerini ve hatta geçmişini siz belirlersiniz. Oyun size bir dünya sunar sadece o dünyada ne yapacağınız tamamen size bağlıdır.

Batı RPG’lerinin kalbinde seçimler ve neticeleri yatar. Oyun size bir sorun sunar ve bu problemi iyi mi çözeceğinizi size bırakır. Bir kaleye gizlice sızabilir, kapıdaki muhafıza rüşvet verebilir, ikna kabiliyetinizi kullanabilir yada kılıcınızla dalıp herkesi kesebilirsiniz.

The Elder Scrolls V: Skyrim, Fallout: New Vegas yada Baldur’s Gate 3 benzer biçimde oyunlarda verdiğiniz her karar, dünyanın size tepkisini, hikâyenin gidişatını ve hatta oyunun sonunu direkt etkisinde bırakır. WRPG’ler size bir senaryo vermez, size bir “oyun alanı” verir ve kendi senaryonuzu yaratmanızı bekler. Buradaki “rol yapma”, kelimenin tam anlamıyla sizin seçtiğiniz bir görevi oynamaktır… Doğrusu ister iyi bir kahraman, ister pragmatik bir tüccar, ister kaotik bir fena olun, tercih tamamen size kalmış.

Peki hangisi daha iyi?

4

Bu suali net bir halde cevaplamak elbet mümkün değil. Bu tamamen sizin bir oyundan ne beklediğinizle ilgili. Eğer arkanıza yaslanıp Final Fantasy benzer biçimde sinematik, duygusal ve karakter odaklı bir hikâyenin sizi alıp götürmesini istiyorsanız, JRPG’ler tam da sizin için.

Eğer Skyrim yada Baldur’s Gate 3 benzer biçimde devasa bir dünyada yitmek, her kararın neticelerini görmek ve kendi “karakterinizi” sıfırdan yaratmanın özgürlüğünü istiyorsanız, WRPG’ler size aradığınız o serbestliği sunacak.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu