Tarihe Adını Altın Harflerle Yazdıran 20 Türk Bilim Hanımı

Tarihin her döneminde bayanlar, insan olmanın getirmiş olduğu zorlukların yanı sıra eşit yaşamak adına bireysel hak ve özgürlükleri için de savaşım etmek zorunda kaldılar. Sadece dünyanın neresinde, tarihin hangi sayfasında olursak olalım; tüm insanlığa ışık tutan, mücadelesi ile sonraki nesillere örnek olan bayanlar da var.

Bir ihtimal bu listemizde hepsinin adını anamayacağız, sadece biliyoruz ki insanlığa yol gösteren o kadınlardan bazılarını fazlaca yakından tanıyorsunuz…

Astrofizikçi Feryal Hususi:

• Tarihin ilk kara delik fotoğrafını çeken ekipte yer aldı.
• NASA Astrofizik Komitesi Başkanı olarak vazife yapıyor.

Günümüz astronomi dünyasının en ileri gelen bilim adamlarından olan Feryal Hususi, başarılarla dolu bir kariyere haiz. Anası ve babası bir tabip olan Hususi, Üsküdar Amerikan Lisesi’ni tamaladıktan sonrasında Columbia Üniversitesi Uygulamalı Matematik ve Fizik bölümünden ikincilikle mezun oldu. Danimarka Niels Bohr Enstitüsü’nde yüksek lisans, Harvard Üniversitesi’nde de teziyle büyük yankı uyandıran doktora eğitimini tamamladı.

NASA’da araştırmacı olarak vazife yaptıktan sonrasında Arizona Üniversitesi’nde astrofizik dersleri veren Hususi, 2013 senesinde Amerikan Astrofizik Derneği tarafınca en başarıya ulaşmış astrofizikçilere verilen Maria Goeppert ödülünün de sahibi. Kendisi Türk Bilim Akademisi’nin de üyeleri içinde bulunuyor.

Tarihçi Afet İnan:

• Türkiye’de yetişen ilk toplumsal bilimcilerden ve ilk öğretmenlerden oldu.
• Türk Tarih Kurumu’nun kuruluşu ve açılışında rol üstlendi.

Mustafa Kemal Atatürk’ün tinsel kızı olan Afet İnan, genç cumhuriyetin yetiştirdiği en iyi toplumsal bilimcilerdendir. Bursa Kız Öğretmen Okulu’nu tamamladıktan sonrasında hemen hemen 17 yaşlarındayken öğretmenlik halletmeye başlayan İnan, Mustafa Kemal Atatürk tarafınca keşfedildikten sonrasında dil eğitimi almak için yurt dışına gönderildi.

Almış olduğu eğitimle ülkenin en iyi tarihçilerinden birisi olan Afet İnan, Türkiye’ye döndüğünde Türk Tarih Kurumu’nun kuruluşu ve açılışında büyük rol üstlendi. Bununla beraber öğretmenlik halletmeye da devam eden ve bilimsel nitelikli eğitimini ilerletip 1950 senesinde tarih profesörü olan Afet İnan, 1985 senesinde aramızdan ayrıldı.

Sümerolog Tarihçi Muazzez İlmiye Çığ:

• Sümerler ve Hititler üstüne dünyanın önde gelen bilim adamlarından.
• Antik dönemden kalan binlerce tableti çözümleme edip Anadolu’nun geçmişine ışık tuttu.

İnsanlık tarihinin en gizemli toplumlarından olan Sümerler hakkında dünyaca malum çalışmalara imza atan Muazzez İlmiye Çığ; Sümer, Akad ve Hitit dilleri üstüne bir uzmandı. Aynı toplumların dillerine, kültürlerine ve inançlarına yönelik 13’ten fazla kitabı var. Çığ, bilhassa Tarih Sümerle Adım atar kitabıyla büyük yankı uyandırdı. Kendisi bugün 104 yaşlarında olan ölümsüz bir çınar.

Fizik Mühendisi ve Icat eden Canan Dağdeviren:

• 10 saniyede cilt kanserini teşhis eden dövme benzeri bir sensör geliştirdi
• Ekibi ile beraber organların hareketlerini elektrik enerjisine çeviren mikro cihazlar üstünde çalışıyor.

Yeni nesil Türk bilim adamları içinde yer edinen Canan Dağdeviren, Harvard Üniversitesi Genç Akademi üyeliği bulunan ilk Türk. Giyilebilir teknoloji, esnek elektronik cihazlar ve yeni nesil devreler üstüne MIT Media Lab’da araştırmacı olarak vazife icra eden Dağdeviren, cilt kanserini tespit edebilen giyilebilir kalp çipini buluş etti.

Biyokimyager Naşide Gözde Durmuş:

• Kanserin erken teşhisi üstüne yapmış olduğu emek harcamalar ile adını duyurdu.
• MIT tarafınca “tıpta çığır açan önder” olarak tanımlandı.

Durmuş, çocukken yaşamış olduğu bir hastalığa karşı savaşmak için Standford Üniversitesi Tıp Fakültesi Biyokimya Kısmı’nde araştırma görevlisi oldu. Hedefinde peşi sıra başarıya ulaşan genç bilim insanı, kanserin erken teşhis üstüne yapmış olduğu çalışmalarla adını duyurdu. MIT Technology Review tarafınca “tıpta ve biyolojide çığır açan önder” olarak tanımlandı.

Tıp Doktoru Türkan Saylan:

• Cüzzam üstüne yapmış olduğu araştırmalar ile adını duyurdu. 
• Hanımefendilerin eğitim hayatındaki yeri için düzenlemiş olduğu toplumsal girişimleri ile ölümsüzleşti.

Türkan Saylan, Türk tıp tarihinin en etkili doktorlarından ve araştırmacılarından birisidir. 1963 senesinde girmiş olduğu İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde, Dermatoloji Kısmı Anabilim Dalı Başkanlığı’nı yapmış oldu. 1976 senesinde cüzzam araştırmalarına başladı, 1986’da artık internasyonal bir kimliğe bürünmüş araştırmacı olarak, Hindistan’da Ghandi Ödülü’ne layık görüldü. Hanımefendilerin eğitim hayatındaki yerini fazlasıyla önemseyen Saylan, bu mevzuda toplumsal girişimlerde bulunmuş oldu. 1989 senesinde, Modern Yaşamı Destekleme Derneği’ni kurdu, uzun süre süresince genel başkanlığını yürüttü. Türkan Saylan, 18 Mayıs 2009 senesinde aramızdan ayrıldı.

Tıp Doktoru Hasret Türeci: 

• Koronavirüs aşısını geliştiren BionTech’i eşi Uğur Şahin ile beraber kurdu.
• Kanser aşısı ve tedavisi üstüne dünyanın sayılı araştırmalarını yürütüyor.

Kanser araştırmaları ve tedavileri üstüne yapmış olduğu çalışmalarla tanınan Hasret Türeci, 2018’de yapmış olduğu çalışmalarla büyük gündem yarattı. Prof. Dr. Uğur Şahin ile beraber Almanya’da yapmış olduğu kanser tedavisine ilişkin emek harcamaları, tüm bilim camiasına esin kaynağı oldu. 1995 senesinde Alman Hematoloji ve Onkoloji Derneği Vincenz Czerny Ödülü’ne layık görülen Türeci, gelecek yıllarda tıp bilimine fazlaca mühim katkılarda bulunmaya devam edecek benzer biçimde görünüyor. 

Doç. Dr. Burcu Özsoy Çiçek:

• Antarktika’ya giden ilk Türk hanım bilim insanı oldu. 
• Araştırmaları Mars temalı uzay çalışmalarına da ışık tutuyor.

İTÜ Kutup Araştırmaları Merkezi’nde vazife icra eden Özsoy, Antarktika’ya giden ilk Türk hanım bilim insanıdır. Aslına bakarsak İstanbul Üniversitesi’nde harita mühendisliği üstüne eğitim alan Özsoy, 2001 senesinde aynı üniversitenin Denizclik Fakültesi’nde araştırmacı olarak çalışmaya başladı. Özsoy 2006 senesinde Antarktika’ya bilimsel araştırma halletmeye gitti.  

Teksas Üniversitesi’nde almış olduğu eğitim esnasında Mars ve Antarktika benzer biçimde iki araştırma mevzusundan Antarktika’yı seçen Özsöy, bunu Mars’a gidemeyeceği için yaptığını söylüyor. Antarktika’daki araştırmaların bir kısmı, koşulları Mars’ı çağrıştırdığı için uzay emek harcamaları kapsamında yürütülüyor. Burcu Özsoy Çiçek, hala araştırmalarını İstanbul Teknik Üniversitesi bünyesinde sürdürüyor.  

Fizikçi Engin Arık: 

• Avrupa Nükleer Araştırma Merkezi CERN’de Türk bilim adamlarının da emek harcaması için bir ekip yönetti.
• Türkiye’nin toryum elementi açısından varlıklı bulunduğunu savundu, bu elementin nükleer santrallerde kullanılması için çalıştı.

1948 senesinde dünyaya gelen fizikçi Engin Arık, İstanbul Üniversitesi Fizik-Matematik Kısmı’nü tamamlamış oldu. Sonrasında Pittsburgh Üniversitesi’nde yüksek lisans ve doktora eğitimini tamamlayan Arık, 1979’da Boğaziçi Üniversitesi’nde vazife yapmak suretiyle Türkiye’ye geri döndü. 

Avrupa Nükleer Araştırma Merkezi (CERN) üyesi olan Arık, Türk fizikçilerin burada emek harcama yapması için lüzumlu temelleri atan kişidir. Türkiye’nin toryum elementi açısından varlıklı bulunduğunu devamlı belirten Arık, bu element ile çalışan nükleer santrallerin kurulması için emek harcamalar yürütüyordu. CERN’deki ekibin kaptanı olan Engin Arık, 2007 senesinde Isparta’da gerçekleşen tayyare kazasında yaşamını kaybeden kıymetli bilim insanlarımız arasındaydı.  

Eczacı ve Botanikçi Asuman Baytop: 

• 8 değişik nebat türü keşfetti, bu bitkilere adı verildi.
• Türkiye’nin en mühim botanikçileri ve ecza bilimcileri içinde gösteriliyor.

Türkiye’nin en mühim bilim adamları içinde görülen Asuman Baytop’un adı, keşfedilen 9 değişik nebat türüne verilmiştir. 1920 senesinde dünyaya gelen Baytop, kariyeri süresince 8 değişik tür nebat keşfetti. İstanbul Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Herbayumu kurucusu olan Baytop, kariyeri süresince 260’tan fazla bilimsel gösterim kaleme aldı. Baytop’un babası Mustafa Kemal Mustafa Kemal Atatürk’ün doktorlarından birisiydi.  

İnşaat Yüksek Mühendisi ve Antropolog Ayten Aydın: 

• Birleşmiş Milletler Besin ve Ziraat Örgütü’nde 25 yıl vazife yapmış oldu.
• Türkiye kültürü ve evrimi üstüne emek harcamalar da gerçekleştirmiş oldu.

Ayten Aydın, 1930 senesinde Konya’da dünyaya gelen, yaşamının ilerleyen yıllarında adını dünyaya duyuran değerlerimizden. Çocukluk döneminde İzmir’de büyüyen Aydın, üniversite eğitimi için İstanbul’a gitti. İTÜ’den yüksek inşaat mühendisi olarak mezun olan Aydın’ın uzmanlık alanı akarsuların düzenlenmesiydi.

Emekliye ayrıldıktan sonrasında okuma azmini kaybetmeyen Aydın, insanbilim üstüne bir üniversite eğitimi daha aldı. Sonrasında biyolojik ve kültürel insanbilim, sosyoloji, tarih, sanat zamanı, felsefe, müzik, tıp kültürü ve beşeri bilimler benzer biçimde emek harcamalar yapmış oldu, “Türkiye Halkının Kültürel Evrimi” isminde bir de kitap yazdı.  

Kazıbilimci Jale İnan: 

• Türkiye’nin ilk hanım arkeologu olarak ülkemizdeki arkeolojik çalışmalarının temelini attı.
• Antik Roma ve Bizans dönemlerine ışık tutan eserler yazdı.

Türkiye’nin ilk hanım arkeoloğu olan Jale İnan, ülkemizin ilk arkeologlarından olan Aziz Ogan’ın kızıydı. 1914 senesinde İstanbul’da doğan İnan, devlet bursunu kazanarak Berlin ve Münih üniversitelerinde eğitim aldı. İstanbul Üniversitesi’ne dönerek çalışmalarını genişleten Jale İnan, ülkemizdeki pek fazlaca arkeolojik kazı alanı ve müzenin hayata atlatılmasında mühim bir rol oynadı. Yayınladığı kitaplarla Antik Roma ve Bizans üstüne nadir görülen eserler ortaya koyan İnan, Antalya’daki Side kazı alanını uzun seneler süresince yönetti.  

Kimyager Remziye Hisar:  

• Anadolu’da ve Bakü’de öğretmenlik yapmış oldu, arkasından Nobel ödülünü alan ilk hanım Madam Curie’nin talebesi oldu.
• Curie’nin asistanlık teklifini reddedip Türkiye’ye döndü, İTÜ ve İÜ’de emek harcamalar yapmış oldu.

1902 senesinde Üsküp’te dünyaya gelen Remziye Hisar, genç cumhuriyetin kimya mevzusunda öncü bilim adamları içinde yer alır. Meşrutiyet’in ilanından sonrasında bir yarbay olan babası ve annesiyle beraber İstanbul’a taşınan Hisar, eğitimine başladığı mekteb-i iptidaiyi (taş mektep) 3 senelik eğitim süresine karşın 1 yılda tamamladı. Bu başarısını gerçekleştirdiğinde hemen hemen 9 yaşındaydı. Kız Öğretmen Okulu’na devam eden Hisar, arkasından Darülfünun’a geçti. Buradaki eğitimine kimya kısmına kaydolarak devam etti.  

Bir röportajında “Buluşlarda hep yabancı adlar görmek beni kahrediyordu. Fen alanında bir tek Türk adı görememenin ezikliğini, bu dalda başarıya ulaşmış olursam giderebilirim diye düşünüyordum” demişti. Azerbaycan’a giderek Bakü’deki bir lisede öğretmenlik halletmeye başlamış olan Hisar, burada evlendirilmiş olduğu eşinden bir adam çocuk sahibi oldu. Kurtuluş Savaşı yıllarında Adana’da öğretmen olarak çalışmaya devam etti. O çocuk, seneler sonrasında Fizikçi Uzay Gürsey olarak dünyaya adını duyuracaktı. Cumhuriyetin ilanından sonrasında Paris’e, tedavi gören eşinin yanına giden Hisar, Sorbone Üniversitesi’nde kimya üstüne eğitim almaya devam etti. Arkasından genç Cumhuriyetin Ulusal Eğitim Bakanlığı’ndan burs kazanarak Pasteur Enstitüsü’nde biyokimya eğitimi aldı. 

Remziye Hisar, 1933 senesinde Türkiye’ye dönerek İstanbul Üniversitesi, İTÜ benzer biçimde kurumlarda fizik ve kimya üstüne dersler verdi. 1959 senesinde profesör olup İTÜ Maden Mühendisliği Fakültesi Kimya Kürsüsü’ndeki çalışmalarına devam etti. Pek fazlaca internasyonal ödül aldı, 1979 senesinde emekli oldu. Nisan 1992’de oğlu Uzay Gürsey’in ölümüne dayanamayan Remziye Hisar, Haziran 1992’de arkasında, her insanın örnek alması ihtiyaç duyulan bir miras bırakarak aramızdan ayrıldı.

Bilgisayar Mühendisi Ece Kamar:

• Harvard doktorası arkasından Microsoft Lisansüstü Araştırma Bursu’nu kazanmıştır.
• Beyin-makine arayüz teknolojileri üstüne Microsoft’ta çalışmaya devam ediyor.

Son devrin en başarıya ulaşmış Türk bilim adamlarından olan Ece Kamar, 1983 senesinde İzmir’de dünyaya geldi. İzmir Fen Lisesi’inden mezun olup, Sabancı Üniversitesi’nden bilgisayar mühendisi olarak mezun oldu. Doktora eğitimi için Harvard Üniversitesi’ne giden Kamar, burada Robert L. Wallace ve Microsoft Lisansüstü Araştırma Bursu‘nu kazanmıştır.  

Harvard’da beyin-makine arayüzleri algoritmaları üstüne odaklanan Kamar, şimdilerde Microsoft Araştırmaları bünyesinde araştırmacı olarak vazife halletmeye devam ediyor. Firmanın gelecekteki insan-makine birlikteliğine yönelik politikalarını belirleyen bilim ekibinde yer ediniyor. Microsoft ürünlerinin bazılarında Kamar’ın araştırmaları sonucunda alınmış patentler kullanılıyor. 

Gökbilimci Hatice Nüzhet Gökdoğan: 

Mustafa Kemal Atatürk’ün tabanca arkadaşlarından Tümgeneral Mehmet Zihni Toydemir’in kızı olarak, 1910 senesinde İstanbul’da dünyaya geldi. 1928 senesinde yatılı kız lisesinden mezun olup devlet bursunu kazanarak Fransa’da matematik ve fizik üstüne eğitim almaya gitti. 1932’de Lyon’da matematik, 1933 senesinde Paris’te fizik eğitimi aldı, ülkesine döndü.  

İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi’ndeki ilk doçent olarak atanan Nüzhet Gökdoğan, 1936’da İTÜ’nin ilk hanım akademisyeni oldu. Gökdoğan’ın İstanbul Üniversitesi’nde tamamladığı sav, üniversitede meydana getirilen ilk sav olduğundan 1 numara ile kaydedilmiştir. 1948 senesinde profesör olana dek astronomi alanında Türkiye’deki çalışmalarına devam etti.  

Türk Hanımefendiler Derneği ve Türk Matematik Derneği’ni kurdu. 1951’de ABD’nin Michigan kentine gitti, internasyonal gözlemevlerinde vazife yapmış oldu. Arkasından Türkiye’nin ilk hanım dekanı olarak İÜ Fen Fakültesi’ne atandı. Gökdoğan 2003 senesinde aramızdan ayrıldı. 

Gökbilimci Dilhan Eryurt: 

• Güneş’in gittikçe parlaklık ve ısı kaybettiğini kanıtlayan ilk bilim insanı oldu, bu keşfi Apollo görevlerine de katkı sağlamış oldu.
• NASA Goddart Araştırma Merkezi’nde çalıştı, 1973’te tüm tecrübesi ile ODTÜ’de vazife halletmeye başladı.

1926’da İzmir’de dünyaya gelen Dilhan Eryurt, lise yıllarında matematiğe olan ilgisiyle İÜ Yüksek Matematik ve Astronomi kısmına gitti. Araştırmalarıyla Güneş’in ve öteki yıldızların tespitine yönelik mühim katkılarda bulunmuş oldu. ABD Michigan’da yüksek lisans eğitimi alıp, doktorasını Türkiye’de tamamladı. 1959 senesinde burs kazanarak Kanada’ya, arkasından ABD’ye gitti ve astronomi alanındaki çalışmalarını devam ettirdi.

NASA’nın Goddard Araştırma Merkezi’nde vazife halletmeye başlamış olan Eryurt, Güneş’in gittikçe parlaklık ve ısı kaybettiğini kanıtlayan bilim insanıdır. Bu tespitiyle Ay’a düzenlenen insanlı seferlerin gidişatında mühim bir katkı sağlamış olduğu için Apollo Başarı Ödülü’ne layık görüldü. Arkasından yıldızların oluşumu üstüne emek harcamalar halletmeye devam etti. NASA’dan 1973 senesinde ayrıldıktan sonrasında tüm data ve tecrübesiyle ODTÜ’de vazife halletmeye başladı. 1993 senesinde emekli oldu. Dilhan Eryurt, 2012 senesinde Ankara’da yaşamını yitirdi.  

Fizikçi Şenel Fatma Boydağ: 

• Türk Hızlandırıcı Merkezi’nin tasarımında ve Kontrol Laboratuvarı ekiplerinde vazife yapmış oldu.
• Türkiye’den asla ayrılmadan yapmış olduğu emek harcamalar adını dünyaya duyurmuştu.

1947’de dünyaya gelen Boydağ, İTÜ Fizik Kısmı’ndeki eğitimini tamamladıktan sonrasında, aynı kurumda yüksek lisans yapmış oldu. Yapmış olduğu emek harcamalar onun adını ülke dışına aslına bakarsan çıkarmıştı. Yıldız Teknik Üniversitesi’nde plazma fiziği üstüne emek harcamalar yürüttü.  30 Kasım 2007’de AtlasJet 4203 sefer sayılı tayyare kazasında yaşamını yitirdi. Aynı kazada aralarında çeşitli Türk bilim adamlarının da bulunmuş olduğu 57 şahıs yaşamını yitirmişti.

Genetikçi Profesör Yasemin Alanay:

Günümüz Türk tıbbının en başarıya ulaşmış simalarından olan Yasemin Alanay, çocukluk döneminde yaşanmış olan genetik hastalıklar üstüne emek harcamalar yürütüyor. 1996 senesinde Hacettepe İngilizce Tıp Kısmı’nden mezun olan Alanay, ABD’de de emek harcamalar yaptıktan sonrasında yurda döndü. Çocukluk döneminde kemik ve yüz gelişiminden görevli olan iki yeni gen türünü bilim literatürüne kazandırmayı başarmıştı.  

Fizikçi ve Edebiyatçı Aslı Erdoğan: 

• Avrupa Nükleer Araştırma Merkezi’nde (CERN) vazife icra eden ilk Türki bilim adamlarından.
• Edebiyat kariyerinde adını yazdığı öykü, roman ve denemeler ile duyurdu.

Fizik alanındaki başarıya ulaşmış kariyerini doktora aşamasınayken, CERN’de vazife almasına karşın yarıda bırakan Erdoğan, sonrasına edebiyata ustalaşmış bir halde giriş yapmış oldu. Öykü, roman, şiirsel yazı, tecrübe etme benzer biçimde alanlarda ülkemiz edebiyatına mühim eserler kazandırdı, çeşitli gazetelerde köşe yazarlığı yapmış oldu. Bilhassa Avrupa’da yazınsal kimliği ile ön plana çıkan Erdoğan’ın eserleri fazlaca sayıda dile çevrildi, çeşitli ödüllere layık görüldü.

Onbaşı, Edebiyatçı ve Akademisyen Halide Edip Adıvar: 

1884 senesinde dünyaya gelen Adıvar, ülkemiz edebiyatının en kuvvetli eserlerini veren ilk yazarlar içinde yer alır. Kendisi babasının baskısıyla Osmanlı’nın son yıllarında Üsküdar Amerikan Kız Koleji’nde eğitim görmeye başladı. Genç Halide, İngiliz ya da Amerikan kültürünü daha ufak yaşlarında tanımış olmanın avantajıyla Kurtuluş mücadelesinde büyük bir rol üstlenecekti.  

1908 senesinde hanım haklarına ilişkin yazılar yazıp yayımlamaya başladı. Gazetelerde yazmaya devam ederken, öğretmenlik ve müfettişlik görevlerini yürüttü. Balkan Savaşı’nda hastanelerde vazife yapmış oldu. Adıvar’ın adını Türkiye, 1919 senesinde İstanbul Sultanahmet Meydanı’nda yapmış olduğu protesto mitingiyle tanıdı. Adıvar, İzmir’in işgal edilmesine yönelik halkın harekete geçmesini elde eden bu konuşmasıyla tarihin seyrini değiştiren simalar arasına adını yazdırdı.  

Anadolu’daki Türk askerine tabanca desteği elde eden örgütte yöneticilik yapmış oldu, Ulusal Savaşım sürecinin öncüleri içinde yer aldı. 1919 senesinde Wilson Prensipleri Cemiyeti’ni kuran kişiler arasına katıldı. Amerikan mandası üstüne bir sav yazıp Mustafa Kemal’e Sivas Kongresi hazırlıkları esnasında mektupla gönderdi. Adıvar’ın bu tezi reddedildi, şu sebeple ülkenin manda altına girmesini kolaylaştıracak bir yaklaşımı vardı. Aradan geçen seneler sonunda Ulusal Savaşım sonlanmış olan, genç cumhuriyetin ilk akademisyenlerinden birisi olmuş Halide Edip Adıvar, “Mustafa Kemal Paşa haklıymış” sözüyle, bir nevi yazdığı tezi çürütmüştür. 

Türkiye’ye dönmeden ilkin Adıvar; Oxford, Yale, Illinois, Michigan, Cambridge ve Sarbone benzer biçimde üniversitelerde konferanslar düzenledi. Arkasından Hindistan’daki öteki öncü üniversiteler ile bir takım konferanslar düzenledi. 1939 senesinde Türkiye’ye dönerek İstanbul Üniversitesi’nde vazife halletmeye başladı. Bir dönem milletvekilliği yapsa da sonradan araştırmacı olarak çalışmaya devam etti. 1964 senesinde aramızdan ayrılan Adıvar, ülkemizin en fazlaca satan yazınsal romanlarının yazarlarındandır