[ad_1]
TCMB Para Politikası Kurulu Toplantı Özeti’nde, büyümenin kompozisyonunda sürdürülebilir bileşenlerin oranı artarken, cari işlemler dengesinde enerji fiyatlarından meydana gelen risklerin devam etmiş olduğu bildirildi.
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Para Politikası Kurulu’nun (PPK) 14 Nisan’daki toplantısına ilişkin özet yayımlandı.
Özette, tüketici fiyatlarının martta yüzde 5,46 arttığı ve senelik enflasyonun yüzde 61,14’e yükseldiği anımsatılarak, yılbaşından itibaren internasyonal emtia fiyatlarında gözlenen artış eğiliminin jeopolitik gelişmelerle daha da belirginleştiği, başta enerji, metal, besin ve tarımsal emtia olmak suretiyle zamanı yüksek artışlar yaşandığı kaydedildi.
Söz mevzusu gelişmelerin, bilhassa yurt içi enerji ve besin tutarları üstünde etkili olduğu vurgulanan özette, bu görünüm altında, B ve C göstergelerinin senelik enflasyonlarındaki yükselişin mart ayında sürdüğü ifade edildi.
Özette, öncü göstergelerin, küresel ekonomideki toparlanmanın ivme yitirilmesine rağmen sürdüğüne işaret etmiş olduğu belirtilerek, şunlar kaydedildi:
“Tesiri sürmekte olan jeopolitik riskler, küresel ve bölgesel tutumsal etkinlik üstündeki aşağı yönlü riskleri canlı tutmakta ve belirsizliklerin artmasına yol açmaktadır. Küresel besin güvenliğindeki belirsizlikler, emtia fiyatlarındaki yüksek seyir, enerji başta olmak suretiyle bazı sektörlerdeki arz kısıtlarının daha da belirgin hale gelmesi ve taşımacılık maliyetlerindeki yüksek düzey internasyonal ölçekte üretici ve tüketici fiyatlarının artmasına yol açmaktadır. Yüksek küresel enflasyonun, enflasyon beklentileri ve internasyonal finansal piyasalar üstündeki tesirleri yakından izlenmektedir. Bununla beraber, gelişmiş ülke merkez bankaları artan enerji tutarları ve arz-talep uyumsuzluğuna bağlı olarak enflasyonda görülen yükselişin beklenenden uzun sürebileceğini değerlendirmektedir. Bu çerçevede, tutumsal etkinlik, iş gücü piyasası ve enflasyon beklentilerinde ülkeler içinde farklılaşan görünüme bağlı olarak gelişmiş ülke merkez bankalarının para politikası iletişimlerinde ayrışma gözlenmekle beraber merkez bankaları destekleyici parasal duruşlarını halen sürdürmekte, varlık alım programlarını azaltarak devam ettirmektedir.”
“Emtia fiyatlarındaki artışlar üretici fiyatlarını negatif etkilemeye devam etti”
Özette, gelişmekte olan ülkelere yönelen portföy girişlerinin risk iştahına paralel hareket ederek mart ayının son haftasına kadar gerilediği, bu tarihten sonrasında hisse senedi piyasalarının öncülüğünde toparlandığı bildirildi.
Gelişmiş ülkelerin uzun vadeli tahvil faizlerindeki oynaklık ve küresel finansal koşulların seyrinin, gelişmekte olan ülkelere yönelen portföy akımlarına ilişkin riskleri canlı tuttuğu aktarılan özette, “Söz mevzusu risklerin Türkiye’ye yönelik portföy akımları kanalıyla yaratabileceği etkilerin, yurt dışı yerleşiklerin portföy pozisyonlanmalarındaki mevcut seviyeler dikkate alındığında daha sınırı olan kalabileceği değerlendirilmektedir.” denildi.
Özette, enflasyonda yakın dönemde gözlenen yükselişte; jeopolitik gelişmelerin yol açmış olduğu enerji maliyeti artışları, ekonomik temellerden uzak fiyatlama oluşumlarının geçici tesirleri, küresel enerji, besin ve tarımsal emtia fiyatlarındaki artışların oluşturduğu kuvvetli negatif arz şoklarının etkili olmaya devam etmiş olduğu vurgulanarak, şu değerlendirmelere yer verildi:
“Jeopolitik gelişmelerle kayda kıymet şekilde güçlenen emtia fiyatlarındaki artışlar ve tedarik sürecinde süregelen aksaklıklar üretici fiyatlarını mart ayında da negatif etkilemeye devam etmiş, senelik üretici enflasyonu başta enerji olmak suretiyle tüm alt gruplarda terfi etmiştir. Enerji fiyatlarında erişilen yüksek seviyelerin negatif yansımaları belirginleşmiştir. Alt gruplar bazında aylık değişimler dikkate alındığında, rafine petrol ürünleri, inşaat ile bağlantılı ürünler, metaller, elektrik-gaz üretimi ile dağıtımı, temel eczacılık, tütün ve besin ürünleri bu zamanda öne çıkan kalemler olmuştur. Kapasite kullanım seviyeleri ve öteki öncü göstergeler yurt içinde tutumsal faaliyetin, bölgesel farklılıklar ortaya çıksa bile dış talebin giderek artan pozitif etkisiyle kuvvetli seyrettiğine işaret etmektedir. Öte taraftan, mart ayı itibarıyla imalat endüstri firmalarının gelecek 12 aylık döneme ilişkin yatırım eğilimleri yüksek seyretmektedir. Senenin ilk çeyreğinde firmaların kayıtlı iç ve dış piyasa siparişleri ile geleceğe yönelik sipariş beklentilerine bakıldığında, dış talebin kuvvetli seyrini sürdürdüğü, iç talebin ise ivme kaybetmiş olduğu görülmektedir. Nitekim kartla meydana getirilen harcamalar şubat-mart döneminde toparlanmaya işaret etmekle beraber çeyreklik bazda sınırı olan düşüş kaydetmiştir.”
“Enerji ithalatındaki güçlü seyir, cari işlemler dengesini negatif etkiliyor”
PPK özetinde, iş gücü piyasasındaki gelişmelerin tutumsal faaliyetle uyumlu bir görünüm sergilediği belirtilerek, şubatta mevsimsellikten arındırılmış işsizlik oranının yüzde 10,7 düzeyinde gerçekleştiği aktarıldı.
Anket göstergeleri ve yüksek frekanslı verilerin, iş gücü piyasasında pozitif görünümün korunduğuna işaret etmiş olduğu kaydedilen özette, “Son dönemde enerji ithalatındaki güçlü seyir cari işlemler dengesini negatif etkilemektedir. Cari işlemler dengesi şubatta 5,2 milyar dolar açık verirken, yıllıklandırılmış cari açık 2,7 milyar dolarlık artışla 21,8 milyar dolara terfi etmiştir. Geçici dış tecim verileri; mart ayında ihracatın yüksek seviyesini koruduğuna, ithalatın ise enerji ve emtia fiyatlarındaki yüksek seviyeler kaynaklı olarak artış kaydettiğine işaret etmiştir.” değerlendirmeleri yapılmış oldu.
Özette, sıcak çatışma sebebiyle ihracatta kısa dönemde bölgesel kayıplar ortaya çıksa da ihracatçı firmaların dinamik kapasitesi ve pazar çeşitlendirme esnekliği yardımıyla öteki ülkelere meydana getirilen ihracattaki artışla söz mevzusu kayıpların telafi edilmiş olduğu vurgulandı.
Dış tecim dengesindeki bu görünüme rağmen hizmet gelirlerindeki pozitif seyrin cari işlemler dengesini desteklemeye devam etmiş olduğu belirtilen özette, “Büyümenin kompozisyonunda sürdürülebilir bileşenlerin oranı artarken, cari işlemler dengesinde enerji fiyatlarından meydana gelen riskler devam etmektedir. Cari işlemler dengesinin sürdürülebilir seviyelerde kalıcı hale gelmesi, fiyat istikrarı için ehemmiyet arz etmektedir.” ifadesi kullanıldı.
Para Politikası
Özette, para politikası duruşunun; enflasyon görünümüne yönelik risklerin kaynağına, kalıcılığına ve para politikasıyla ne seviyede denetim altına alınabileceğine dair değerlendirmeler dikkate alınarak, davranışlarında ölçülü bir yaklaşımla sürdürülebilir fiyat istikrarı hedefine ulaşılması odağında belirleneceği vurgulandı.
Para politikasında sürdürülebilir fiyat istikrarı hedefi doğrultusunda finansal istikrara yönelik riskleri de gözeten liralaşma odaklı bir yaklaşımın sergilenmeye devam edileceği bildirilen özette, “Kurul, uzun vadeli Türk lirası yatırım kredileri de dahil olmak suretiyle kredilerin gelişme hızı ve erişilen finansman kaynaklarının amacına uygun şekilde tutumsal etkinlik ile buluşmasının finansal istikrar açısından mühim bulunduğunu değerlendirmiştir. Bu çerçevede Kurul, makroihtiyati siyaset setinin güçlendirilmesine karar vermiştir.” denildi.
Özette, Kurul’un, sürdürülebilir fiyat istikrarı ve finansal istikrarın tesisi için atılan ve kararlılıkla sürdürülmekte olan adımlarla beraber küresel sulh ortamının tekrardan tesis edilmesi ve enflasyonda baz etkilerinin de ortadan kalkmasıyla dezenflasyonist sürecin başlayacağını öngördüğü bilgisine yer verilerek, şunlar kaydedildi:
“Bu çerçevede Kurul, siyaset faizinin durağan(durgun) tutulmasına karar vermiştir. Alınmış olan kararların birikimli tesirleri yakından takip edilmekte ve bu zamanda fiyat istikrarının sürdürülebilir bir halde kurumsallaşması amacıyla TCMB’nin tüm siyaset araçlarında kalıcı ve güçlendirilmiş liralaşmayı teşvik eden geniş kapsamlı bir siyaset çerçevesi gözden geçirme süreci devam etmektedir. Bu süreçte, siyaset araçlarının Türk lirası mevduat gelişiminin desteklenmesi, APİ fonlamasının güvence yapısında Türk lirası cinsel varlıkların artırılması, para takası (swap) miktarının kademeli şekilde azaltılması ve döviz rezervlerinin güçlendirilmesi istikametinde geliştirilmesine odaklanılacaktır. Bu çerçevede, Türk lirası likiditesinde ve dağılımında yaşanmış olan gelişmelerin mevduat ve kredi fiyatlamaları üstündeki tesirleri, döviz kurundaki gelişmelerin enflasyon beklentileri üstündeki gecikmeli tesirleri, kur korumalı mevduat ürünlerine yönelik gelişmelerin ters para ikamesi, döviz piyasalarının derinliği ve istikrarı ve fiyat istikrarı üstündeki tesirleri çözümleme edilmekte ve lüzumlu siyaset tedbirleri oluşturulmaya devam edilmektedir.”
“Kararlar saydam, öngörülebilir ve veri odaklı alınmaya devam edilecek”
Özette, TCMB’nin fiyat istikrarı temel amacı doğrultusunda enflasyonda kalıcı düşüşe işaret eden kuvvetli göstergeler oluşana ve orta vadeli yüzde 5 hedefine ulaşıncaya kadar elindeki tüm araçları liralaşma stratejisi çerçevesinde kararlılıkla kullanmaya devam edeceği vurgulandı.
Fiyatlar genel düzeyinde sağlanacak istikrarın, ülke risk primlerindeki düşüş, ters para ikamesinin ve döviz rezervlerindeki artış eğiliminin sürmesi ve finansman maliyetlerinin kalıcı olarak gerilemesi yöntemiyle makroekonomik istikrarı ve finansal istikrarı pozitif etkileyeceği belirtilen özette, böylelikle yatırım, üretim ve istihdam artışının sağlıklı ve sürdürülebilir bir halde devamı için uygun zemin oluşacağı kaydedildi.
Özette, Kurul’un, fiyat istikrarının sağlanması için kuvvetli bir siyaset koordinasyonuyla tüm paydaşları içeren bütüncül bir makro siyaset bileşimi oluşturulmasını desteklediğine işaret edilerek, “Kurul, kararlarını saydam, öngörülebilir ve veri odaklı bir çerçevede almaya devam edecektir.” denildi.
[ad_2]