Uzun Yolda Gece mi Gündüz mü Daha Azca Yakar: İşte Tüketimi Etkileyen Tehlikeli sonuç Faktörler

Uzun yola çıkacak sürücülerin en büyük ikilemi: Gece mi gitmeli yoksa gündüz mü? Trafik yoğunluğundan klima kullanımına, sürüş güvenliğinden motor verimliliğine kadar yakıt tüketimini etkileyen tüm faktörleri ve kazanan tarafı detaylarıyla açıkladık.
Bayram tatilleri yada yaz kaçamakları öncesinde akıllara gelen o klasik sual: Uzun yola gece çıkmak mı yoksa gündüz yola koyulmak mı daha mantıklı? Bilhassa akaryakıt fiyatlarının gündemden düşmediği şu günlerde, sürücüler yalnız varış süresini değil, cüzdanlarını da düşünmek zorunda kalıyor.
Bu içeriğimizde kent efsanelerini bir kenara bırakıp mevzuyu teknik veriler ve sürüş dinamikleriyle ele alıyoruz. Yakıt tasarrufu odaklı baktığımızda ibre hangi tarafı gösteriyor, güvenlik tarafında nelerden feragat ediyoruz? Gelin uzun yolculukların bu öncesiz rekabetine son noktayı koyalım.
Gece sürüşü cebinizi iyi mi korur: Trafik ve ısı faktörü
Yakıt tüketimini artıran en büyük düşman, hepimizin bilmiş olduğu benzer biçimde “dur-kalk” trafiğidir. Gece saatlerinde yola çıktığınızda bilhassa kent çıkışlarında ve otoban gişelerinde trafik yoğunluğu minimum seviyededir. Durağan(durgun) bir hızda, fren ve gaz pedalına daha azca gereksinim duyarak meydana getirilen sürüş, motorun en verimli devirde çalışmasını sağlar ve tüketimi ciddi oranda düşürür.
Bir öteki mühim etken ise hava sıcaklığı ve klima kullanımı. Gündüz güneşin altında meydana getirilen yolculuklarda klima kompresörü devamlı emek vererek motordan güç çalar ve yakıt tüketimini yüzde 10 ila yüzde 20 içinde artırabilir. Gece serinliğinde ise klimaya fazlaca daha azca gereksinim duyarsınız yada tamamen kapatabilirsiniz. Ek olarak daha serin ve yoğun hava, motorun yanma odasına daha çok oksijen gitmesini sağlayarak performansı ve verimliliği kuramsal olarak iyileştirir.
Gündüz sürüşü: Güvenlik ve görüş açısından niçin mühim?

Yakıt ekonomisi geceyi işaret etse de madalyonun bir de güvenlik yüzü var. Gündüz sürüşü, görüş mesafesinin en üst seviyede olduğu süre dilimidir. Yoldaki çukurları, virajları yada ihtimaller içinde tehlikeleri fazlaca daha evvelde fark edebilirsiniz. Bu durum, yalnız güvenlik sağlamakla kalmaz; ani fren ve manevralardan kaçınmanızı sağlayarak dolaylı yoldan akıcı bir sürüş sunar.
İnsan biyolojisi gündüz uyanık kalmaya, gece ise uyumaya programlanmıştır. Gece yolculuklarında azalan dikkat ve refleksler, kaza riskini artırabilir. Tutum edeceğiniz birkaç litre yakıt, uykusuzluk sebebiyle yaşanabilecek bir riskten daha kıymetli değildir. Bundan dolayı gece yola çıkacaksanız sürüş öncesi iyi dinlenmiş olmanız yaşamsal ehemmiyet taşır.
Tutum isteyen geceye, konfor isteyen gündüze!

Toparlayacak olursak; amacınız yalnız yakıt tüketimini minimuma indirmekse trafik akıcılığı ve klima avantajıyla gece yolculukları matematiksel olarak daha avantajlıdır. Otomobiliniz daha azca zorlanır, daha stabil bir sürüş karakteri sergiler ve menziliniz uzar.
Sadece önceliğiniz manzaranın tadını çıkarmak, yüksek görüş güvenliği ve biyolojik saatinize uygun hareket etmekse gündüz yolculukları sizin için daha uygundur. En ideal senaryo ise sabahın ilk ışıklarıyla, doğrusu “tan vaktinde” yola çıkıp, hem serinliğin ve boş yolların hem de doğan güneşin aydınlığının tadını çıkarmaktır.
Peki, siz uzun yolda hangi takımdasınız? “Gececiyim, yol boş olsun” diyenlerden mi yoksa “Gündüz gözüyle göreyim” diyenlerden mi? Yorumlarınızı bekliyoruz.




