Yabancı Filmlerle Hafızalarımıza Kazınan 10 İkonik Yiyecek

Anlattığı mevzu ne olursa olsun ne olursa olsun her filmimizde bir yiyecek sahnesi bulunuyor. O şekilde yiyecek sahneleri ve yiyecekler var ki neredeyse bulunmuş olduğu sahnenin önüne geçiyor. Listemizde, bayağı yiyeceklermiş benzer biçimde görünseler de minimum yer aldıkları filmler kadar ikonikleşen yiyecekler bulunuyor.

Baştan izah edelim, bu listede içinde yiyecek geçen her film yer almıyor. Kısaca mevzusu yalnızca yiyecek olan filmler de bu listeye dahil değil. Yalnızca kendi anlattığı olaylar akışında karşımıza çıkan, yer yer ağzımızı sulandıran kimi zaman de yiyecek yiyen karakterin ağız şapırtılarından anksiyete atakları geçirten bu yiyecek sahneleri ve sahnenin önüne geçen 10 ikonik yiyeceğe gelin beraber göz atalım. Sonunda bir de bonusumuz var.

“Bir lokması erişkin bir adamı günlerce tok meblağ.” 

Yüzüklerin Efendisi: Yüzük Kardeşliği filmiyle tanıştığımız, tüm LOTR fanatiklerinin istekli bir halde tarifini bulmaya çalmış olduğu, Elflerin yolluk ekmeği olan lembas peksimeti; mallorn ağacı yapraklarına sarılarak yolcular için tazeliğini korumuş olan bir yiyecek. Hani Gollum’un son kalanların hepsini birden uçurumdan fırlattığı şu meşhur yiyecek.

Legolas’ın “Bir ısırığı erişkin bir adamı günlerce tok meblağ.” diye tanıtarak küçük bir ısırık almış olduğu lembas peksimeti bu sahneyle yaşamımıza giriyor. Devamında ise 9 kişilik Yüzük Kardeşliği ekibinden iştahlarıyla meşhur Merryn ve Pippin karekterleriyse birbirlerine dönerek kaç tane yediklerini hesaplıyorlar. 

Ağız şapırtısına hassasiyeti olanları çıldırtır.

Senelerce, adeta üvey oğlu benzer biçimde davranılmış olduğu Faramir’i bile bile ölüme gönderen Gondor’un vekilharcı Denethor karakteriyle ilgili sayısız caps ve espriler yapılmış oldu. Yüzüklerin Efendisi: Kralın Dönüşü filmimizde, Faramir’in şehirden uzakta ağır çekimde yaralandığı o meşhur sahnede, Denethor girmiş olduğu duygusal açlık kriziyle hunharca yiyecek yemeye başlıyor. Bir de kendine uşak duyuru etmiş olduğu Peregrin Took’a şarkı söylemesini emrediyor. Denethor’un, Peregrin’in hüzünlü şarkısı eşliğinde döke saça yediği tavuk ve çeri domates böylelikle bir dönem hafızalarımıza kazınıyor.

Kahvaltınızı mücevherlere karşı yapmak isteyebilirsiniz.

Audrey Hepburn’ün Tiffany’de Kahvaltı filmimizde canlandırdığı Holly karakteri, her sabah Tiffany mağazasının vitrininin önünde mücevherleri bir görünüm misali seyrediyor. Holly, kahve eşliğinde kruvasanından ısırıp bir taraftan da günün birinde heybetli bir yaşam yaşamı sürdürmenin hayallerini kuruyor. Bu sahnenin minimum filmin kendisi kadar ikonikleşmesinin sebebi de, ucuz bir kahvaltı esnasında asla haiz olamayacağını bilmiş olduğu eşyalara bakarak hayallere kuran Holly’nin acıklı çabası.

İtiraf edelim tamamımız çikolatalarda altın bir bilet bulmayı ümit ettik.

“Acaba bana da çıkar mı? Keşke çıksa!” diye hayaller kuran Charlie, üç kuruş harçlığıyla almış olduğu Willy Wonka çikolatasının içinden çıkan altın bileti görünce adeta piyango çıkmış benzer biçimde sevinip heyecanlanıyor. Bu altın bilet yardımıyla, meşhur Willy Wonka ve onun çikolata fabrikasını gezmeye hak kazanan Charlie, fabrikayı gezdirilmiş olduğu esnada çikolatanın binbir çeşidine de tanıklık ediyoruz.

Üstündeki karamel tabakasını çatlatınca çıkan o ses… Anlayamazsınız!

Filmle aynı adı taşıyan karakterimiz Amelie, filmimizde karşımıza çıkan mühim karakterlerin hayatta yapmaktan keyif alınmış olduğu küçük detaylardan bahsediyor. İlerleyen sahnelerde, kaşıkla beraber attığı çocuksu gülümsemeyle hafızalarımda yer edinen Amelie, kaşığın tersiyle meşhur Fransız tatlısı crem brule’nin üstündeki karamel tabakasını çatlatmaktan ve çıkan sesten büyük keyif alıyor.

Bu pasta kremasının pembe tonunu tutturmak oldukca zor.

Harry Potter’ın açgözlü ve egoist kuzeni Dudley Dursly’nin şımarıklıklarına birden oldukca kez tanıklık ettik. Bir gece vakti, yaşadıkları uğultulu tepeleri çağrıştıran evin kapısını bir dev kırıyor ve Harry’nin büyücü bulunduğunu söylüyor. Dramalar prensi Harry yaşamının şokunu yaşamış olduğu esnada bile midesinin sesini dinleyen kuzen kurnazca, yerde açık duran pasta kutusunu alıp yemeye başlıyor.

Bu sahneyle beraber popülerleşen Harry’nin doğum günü pastası seriyle ilgili en ikonik yiyeceklerden biri haline geliyor. Her Potterhead bu pastayı yapmayı denemiştir. Biz gene de hatırlatalım, işin püf noktası pembenin tonunu tutturabilmekte yatıyor. Elbet efsaneleşen bir seride kurbağa çikolata, kaymak birası benzer biçimde başka yiyecek ve içecekler de bulunuyor. Fakat sırada iki tatlımız daha olduğundan kan şekeriniz daha da yükselsin istemiyoruz.

Han’ın devamlı yediği atıştırmalıkları hep merak ettik.

Yönetmen Justin Lin’in yarattığı, Han Lue karakterini Tokyo Drift filminden de ilkin, ilk kez Better Luck Tomorrow filmimizde görüyoruz. Han, Tokyo Drift başta olmak suretiyle, Süratli ve Öfkeli serisinde bulunmuş olduğu filmlerde devamlı bir şeyler yiyip içiyor. Çikolata çubukları, kraker ve meşhur patates cipsi. Hatta, serinin 9. filmimizde de onu elinde bir paket cipsle geri dönerken görüyoruz. 

Mutluluk deposu bir kutu çikolataya hangimiz hayır deriz ki?

Forrest Gump filmimizde Tom Hanks’in canlandırdığı Forrest karakteri bir bankta tesadüfen yanına oturan yabancılara yaşam öyküsünü anlatırken, yanındakilere elinde tuttuğu bir kutu çikolatadan ikram edip ve annesinin ona söylediği şu meşhur cümleyle  devam ediyor: “Annem daima, ‘Yaşam bir kutu çikolata gibidir, içinden ne çıkacağını bilemezsin’ der.” Filmin başlarında çocukluğunu anlatırken de kız arkadaşı ve kendisinin uyumlu bulunduğunu, “Jenny ile ben köfteyle patates gibiydik.” diye dile getirmiş olduğu sempatik bir replik yer ediniyor. 

Edmund, Türk lokumuyla tanışıyor.

Narnia Günlükleri serisinin Aslan, Cadı ve Dolap filmimizde, Narnia topraklarına adım atar atmaz Beyaz Cadı’ya yakalanan ademoğlu Edmund, Beyaz Cadı’nın isteklerini yerine getirmek için karşılığında aşerdiklerini anlatmaya başlıyor. Diyarlar arası seyahat esnasında kan şekeri düşen Edmund, bir fincan sıcak çikolata ve meşhur Türk lokumu istiyor. Anlatmaya gerek yok, tek seferde bir kase Türk lokumunu nasıl yediğini görüyoruz.

Aslen Big Kahuna Burger diye bir hamburger yok.

Kim bilir kült filmler arasındaki yarışta bayrak tutan bu tipik Tarantino filmini bilmeyenimiz yoktur. Pulp Fiction’da yer edinen bu Big Kahuna Burger sahnesi minimum film kadar kült bir sahneye dönüştü. Aslen bu şekilde bir burger ve işletme mevcut değil. Big Kahuna Burger, Tarantino’nun yalnızca kendi filmleri için tasarlattığı bir gerçekçi bir işletme. Jules karakteri tarafınca büyük bir iştahla yenen bu hamburger Rezervuar Köpekleri, Bir Zamanlar Hollywood benzer biçimde Tarantino evrenindeki öteki filmlerde de yer ediniyor. Elbet bu sahnenin ikonu yalnızca var olmayan bir burger değil. Karaktere yaşam veren Samuel L. Jackson’ın oyunculuğu da bu sahnenin bu kadar meşhur olmasının büyük sebebi.

Bonus: Simülasyondaki biftek metaforu

Matrix filmimizde restoran sahnesinde Gizmen Smith ve Cypher antak kalma yaparken aralarında geçen felsefik diyalogda, Cypher simülasyon hakkında konuşuyor. Önünde duran azca pişmiş ve sulu diye betimlediği bifteği yerken, biftek üstünden simülasyon hakkında metafor yapıyor.

Bugün sizlere yabancı filmlerde bulunmuş olduğu sahnenin önüne geçen ikonik yiyeceklerden bahsettik. Başta da belirttiğimiz benzer biçimde, her film ve yiyeceğe yer vermedik. Bu içinde ne olduğu okurken listemizde yer almayan filmler ve yiyecekler aklınıza gelmiş olabilir. Eğer aklınıza gelen başka ikonik yiyecekler olduysa bu tarz şeyleri yorumlarda bizlere belirtmeyi dikkatsizlik etmeyin.