Yapay Zekâ Dünyada Hangi Alanlarda Etken? Peki Ya Türkiye?
Yapay zekânın geleceği hakkında konuşurken kimi zaman heyecanlanıyoruz kimi zaman de ürküyoruz. Filmlerden seyrettiğimiz senaryolar aklımıza geliyor, makinelerin dünyayı ele geçirmesi şeklinde distopyalar. Fakat şunu da sormak gerekiyor. Yapay zekânın tesiri ülkelere gore mi değişim gösteriyor?
Yapay zekâ kullanımı coğrafyaya, ekonomiye yada kültürel dinamiklere gore değişiyor mu?
Bir başka soru ise şu: Hangi ülke ne kadar etken yapay zekâ kullanımında ve Türkiye bunun neresinde?
Küresel perspektifte yapay zekâ ne kadar kullanılıyor?
Yapay zekânın hayatımızda çarpıcı bir halde tesir gösterdiği son yıllarda çeşitli sektörlerde devrimler yaşanıyor. Sadece bu devrim coğrafya göz önüne alındığında aynı oranlarda ilerleme kaydetmiyor. Yapay zekânın kullanımı ülkelerin ekonomik gelişmişliği, teknolojiye erişimleri ve eğitim seviyeleriyle direkt ilişkili.
ABD

Yapay zekânın en yoğun kullanımı sıralamasında ABD ilk sırada diyebiliriz. Bilhassa teknoloji ve müdafa sektörlerinde ABD önder konumda bulunuyor.
Google, Microsoft, Amazon şeklinde teknoloji devleri, yapay zekâ yazılımlarıyla arama motorlarından bulut bilişime kadar pek oldukca alanda büyük atılımlar gerçekleştiriyor.
ABD ek olarak sıhhat sektöründe de yapay zekâyı etken olarak kullanıyor. Teşhiste ve tedavi seçeneklerinde yapay zekânın kabiliyetleriyle kişiselleştirilmiş tedavi de ön planda.
Çin

Çin ise ABD’nin en büyük rakibi olarak karşımıza çıkıyor ve veri kabiliyetleriyle de bu yarışı güçlendiriyor. Devasa veri havuzlarına erişim, yapay zekânın eğitilmesi için de muhteşem bir kaynak oluşturuyor.
Güvenlik mevzusunda da Çin, yapay zekâyı etken bir halde kullanıyor. Yüz tanıma sistemlerinden toplumsal seviye sağlamaya kadar giden sektör ağacında sıhhat da ön planda.
Çin, bu yıl sonunda yapay zekâ hastanesini açıyor. Günde 3 bin hastayı tedavi edecek sistem hayata geçince sıhhat mevzusunda aslolan devrimi Çin yapmış olacak şeklinde duruyor.
Avrupa

Avrupa Birliği vatanlarında ise durum doğal ki bu kadar heybetli değil sadece kayda kıymet emekler var. Etik ve insan haklarına saygı çerçevesinde ilerlemeye itina gösteriliyor.
Mesela İngiltere’de hakkaniyet ve hukuk sistemlerinde yapay zekâ geliştirmelerini adil olmak için kullanıyor. Birçok Avrupa ülkesinde de gene sıhhat alanında ciddi yatırımlar yapılıyor. Dijital sıhhat hizmetleri ve robotik cerrahi uygulamaları günden güne kendini gösteriyor.
Türkiye yapay zekâda nerede duruyor?

Türkiye’de yapay zekânın gelişimi küresel trendlere gore birazcık daha geride sadece son yıllarda atılan adımlar da ümit verici. Devlet politikalarıyla, {özel sektör} yatırımlarında ve bilimsel niteliği olan çalışmalarda yapay zekâya teşvikler başladı.
Türkiye, sıhhat sistemiyle dünyanın tercih etmiş olduğu de bir ülke aslına bakarsak. Verilen sıhhat hizmetlerinde radyoloji ve patoloji şeklinde geniş kapsamlı sistemlerde yapay zekâ destekli sistemler başlatılıyor. Doğal ki büyük veri toplamalarda emekler devam ediyor fakat robotik cerrahi de devletimizde kullanımı mevcut bir detay.
Hakkaniyet sisteminde ise hemen hemen başlangıç aşamasındayız diyebiliriz fakat somut adımlarımız yok ve bu fikre karşı çıkanlar da var. Görüşlerde yapay zekânın gerekliliği olmamasının sebebi ise bilişsel yapı.
Geliştirdiğimiz alanlar da yok değil.

Teknoloji ve mühendislik alanında ise daha ümit verici emekler mevcut. Yapay zekâ Türkiye’de kendini bilhassa müdafa sanayinde gösteriyor.
ASELSAN ve TUSAŞ şeklinde firmalar, otonom sistemler ve yapay zekâ destekli çalışmalarda etken rol oynuyor ve meydana getirilen AR-GE çalışmalarıyla Türkiye’yi bu anlamda bir güç hâline getirme hedefleri var.
Ek olarak teknolojik start-up’ların da yapay zekâ uygulamalarına büyük ilgi gösterdiği görülüyor. Bilhassa fintech, lojistik ve e-ticaret alanlarında yapay zekâ temelli çözümler geliştiriliyor.
Kişiselleştirilmiş eğitim modelleri ve gelişimleri ile eğitimde de yapay zekâ gelişiyor. Genç nüfusun var oluşu ise yapay zekânın iş enerjisini iyi mi etkileyeceği ve mevcut işlerdeki otomasyonların bu nüfus üstünde iyi mi bir tesir yaratacağı üstüne çalışılması gerekiyor.
Gençlerin yapay zekâya merakı olsa da erişim ve teknolojik eksikliklerin giderilmesi gerektiği gerçeği de var.
Türkiye nereye gidiyor?
Eğitim yatırımları ve artan teknoloji bilinciyle yapay zekâ tabanlı sistemlerin süratli şekilde benimsenmesi gerekiyor. Internasyonal Yapay Zekâ Endeksi’nde 160 ülke içinde 47. sırada yer alıyoruz ve bunun geliştirilmesi gerekiyor.
Bunun için de büyük veri yönetimi ve depolama altyapı yatırımlarının ciddi şekilde arttırılması gerekiyor. Yapay zekânın etik ve adil şekilde kullanılabilmesi için düzenlemelerin de yapılması gerekiyor. Bu hem hakkaniyet hem de öteki sektörler için eleştiri öneme haiz.
Mühendislerin, araştırmacıların yetiştirilmesi de gerekiyor ki bu alanda rekabet gücümüz artsın. Sunmuş olduğu fırsatlar ve risklerin de derinlemesine masaya yatırılması yapılacak adımlar içinde.
Netice olarak yapay zekânın da kaderi evet coğrafya fakat bu kadere razı olmamak için de yapılacak şeyler var.



